DOLAR
Alış:
Satış:
EURO
Alış:
Satış:
GBP
Alış:
Satış:
Bu Şehir Lidersizdir…
Ordu gibi nüfusu mevsimine göre farklılık gösteren şehirlerde, şehir bilinci oluşturmanın zorluğu bilinir.
Ordu bu durumun sıkıntısını çok çekmiş bir şehirdir.
Yöneticilerimiz de kimi zaman bu durumdan şikayet etmişlerdir.
Eski Valilerden Orhan Düzgün iş dünyası ile yaptığı bir toplantıda Ordu halkında az görülen şehir bilincini güçlendirmek adına ”Ordulu olmak yetmez, Orducu olmak gerekir” demişti.
Bu şehirde yaşayanlar Orduludur ama çoğu maalesef Orducu olamadı .
İnsan kaynaklarımız dahil değerlerimize hiç sahip çıkamadık.
Bu nedenle de ”Sahipsiz şehir” gibi yakınmayla sıklıkla karşılaşır olduk.
Kimi yöneticilerimizin ve seçilmişlerin şehrin değerlerini koruma konusunda hassas davranmadıklarını kabul etmekle birlikte, ben yöneticileri ve seçilmişleri şehrin sahibi olarak görmedim hiç bir vakit.
Çünkü şehrin sahibi, o şehirde yaşayanlardır .
Seçilmişleri biz belirliyoruz.
Bizim yetki verdiğimiz siyasetçi de yöneticilerin atanmasına aracı oluyorlar.
Sonuç itibariyle yöneticilerin atanmasına aracı olan seçilmişe o yetkiyi de şehrin sahibi olarak bizler veriyoruz.
Ama şunu unutuyoruz.
Şehre sahip çıkmayı bir yük olarak mı görüyoruz ne, bu görevi hep başkalarına ihale ediyoruz.
”Biz ne yapabiliriz ki” diye soranları duyar gibiyim.
Çok şey yaparsınız kardeşim.
Yapıyorsun da zaten.
Uzun sayılabilecek süredir bu şehirde gazeteciyim.
Ki; Orduluyum zaten.
Burada yaşıyorum diye böyle söylemiyorum sadece.
Siz nasıl hissediyorsunuz bilmiyorum ama ben gerçekten de kendimi bu şehrinde yaşayan bu şehre karşı sorumlu bir Ordulu olarak görüyorum.
Tam da o dönemin valisi Orhan Düzgün’ün tarif ettiği gibi kendimi ‘‘Orducu” olarak tarif edebilirim yani.
Neyse biz konumuza dönelim.
Meslek yaşamım boyunca çok sayıda seçim izledim.
Geçmişe dönük de araştırmalar yaptım.
Ordu halkı, daima iktidar partilerine oy vermiş.
Kimine göre doğru kimine göre yanlış karar olarak değerlendirilebilir belki ama Ordu halkı siyasi tercihlerinde hiç hata yapmamış yani bir anlamda.
Ve fakat.
Bakanları parti üst yönetiminde yer alan siyasetçileri falan olmuş ama siyaseten bunun karşılığını tam olarak alamamış bir şehir olmuş Ordu.
Şehri koruma ve kollama konusunu bu nedenle siyasetçiye emanet etmiş Ordu halkı.
Birlikte hareket etme konusunda zaafımız var bunu kabul edelim.
Bu zaafımızı biz biliyoruz da, siyasetçi bilmiyor mu sanıyorsunuz.
Biliyorlar elbette.
Sandalyeyi kapınca unutuluyoruz bu nedenle.
Bu iddiama itiraz seslerinin yükseleceğini de biliyorum.
Ve….
Ben de o zaman sorarım.
Bu şehrin en önemli markası olan 1967 yılında kurulan Amatör kümeye düşerek borçları yüzünden kapanma ile karşı karşıya kalan Ordusporumuza Vali Tuncay Sonel’den başka kim sahip çıktı.
1967 yılında kurularak Ordu’yu UEFA ve Türkiye liglerinde başarı ile temsil etmiş bir takımın yok oluşunu hep birlikte izlemedik mi?
Ağabey diyebileceğimiz lider vasıflı kişilerin saklandıkları bir dönemde ortaya çıkan Yüreği Vatan, Bayrak,Millet sevgisi ve spor coşkusu ile dolu olan Vali Tuncay Sonel olmasaydı efsane Ordusporumuzun yok oluşuna imza atmış olmayacakmıydık.
Onun için ben diyorum ki;
Bu şehir lidersizdir!
Bu şehir Sahipsizdir!
Bu şehir Ağabeysizdir!
Fakat bu şehir gözyaşını dışarıya değil içine akıtan Cumhuriyet coşkusu ile Devletine Bayrağına Toprağına sahip çıkan ,insanların toprağıdır.