Ana Sayfa Yazarlar 22.11.2022 389 Görüntüleme
Temel AŞAR

Hayat ne uzun ne kısa sadece yaşadığın gün kadardır.

Bir Daha mı Tövbe!

Yakın görüştüğümüz bir değerli dostumuz var.
Kendisi yıllardan beri okuyan, sorgulayan, kamuoyu gündemini yakından takip eden aydın bir kişi .
Bundan bir süre önce siyasete aktif olarak girme kararı aldı.
Düşüncesine en yakın olan partiye önce üye oldu, sonra da partinin faaliyetlerine katılmaya başladı.
Bu süreç içinde particiliğin nasıl işlediğine de yakından tanık oldu.
***
Amacı: kendince bir katkı sağlamaktı.
Öyle makam, mevki sahibi olma düşüncesi asla yoktu.
Bazı isimlerin hazırlık yaptığı bu günlerde kendisi ile çay sohbeti yapmak üzere geçen ay yanına gittiğimde  “nasıl gidiyor particilik?” diye sorduğumda, oldukça memnuniyetsiz olduğunu ifade etmiş, ardından da “Valla ben böyle olduğunu hiç bilmiyordum. O yüzden temkinli bir şekilde partiye gidip geliyorum.” Cevabını vermişti.
***
Aradan bir müddet zaman daha geçti.
Geçtiğimiz gün yine konuştuk…
Yine particiliğin nasıl gittiğini sorduk.
Olup bitenlere ve tanık olduğu olaylara dayanamamış, partiden elini ayağını çekmiş.
-“Bir daha kesinlikle adımımı dahi atmam” dedi.
Böylece dostumuzun aktif particilik yapma girişimi ancak birkaç ay sürmüş.
***
Siyasetin içinde aktif olarak yer almaya çok hevesli olduğunu hatırlattıktan sonra kendisine “Kısa süreli de olsa içine girdin. Bu süre içinde nelere tanık oldun ki aktif siyasetin içinde olmaktan bu kadar nefret ettin?” diye sordum.
Başladı anlatmaya:
-“Bir kere partiye gidip gelenler ve parti içindeki gruplarda yer alan insanların neredeyse tamamı üretkenlikten uzak, çoğunluğu emekli insanlar. Adeta kendilerine sosyal bir grup oluşturmak ve boş zamanlarını değerlendirmek için geliyorlar. Aralarında bir tane çalışan, sanatçı, akademisyen, genç bulamazsın. Bu insanların yanı sıra partiyi kendi menfaatleri için kullananlar var. Bir de hiç adı sanı bilinmeyen, duyulmayan insanlar var ki, bunların da varlığını seçimler yaklaşınca öğreniyorsun. Öte yandan; teşkilatlarda öyle ayak oyunları oynanıyor ki, kimin kimle dost-düşman olduğunu anlaman mümkün değil. Bu anlattıklarımın hepsine kısa sürede şahit oldum. Gördüklerim fazla geldi. O yüzden bir daha aktif siyasetin içinde olmak mı resmen tövbe ettim” dedi…
***
Velhasıl…
Sık sık “ülkede siyaset niçin nitelikli ve kaliteli değil? Neden bilgi ve donanım sahibi, mesleğinde başarılı insanlar aktif siyasetin içinde olmuyor?” diye soruyoruz ya…
Bu dostumuzun yaşadıkları ve yukarıda aktardıklarımız bu soruya bir ölçüde cevap veriyor sanırım…
Nitelik sahibi, profili yüksek insanlar bu gibi nedenler yüzünden aktif siyasetin içinde olmak istemiyor…
Her şeye rağmen deneyip bizzat içine giren de, gördükleri ve yaşadıkları karşısında girdiğine pişman olup, kendini can havliyle dışarıya atıyor.
Kalitesiz siyasetçi, siyaset kalitesini de düşürdükçe düşürüyor.
Biz de bu hale gelmiş siyaset ve siyasetçiden hala medet umuyoruz iyi mi?

İlginizi çekebilir

Aklın Yolu Birmiş…

Aklın Yolu Birmiş…

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri