DOLAR
Alış:
Satış:
EURO
Alış:
Satış:
GBP
Alış:
Satış:
Bilmişlik ve Yalakalık!
Bugün sizlere çok sevdiğim Gazeteci dostum,Nejdet Uzun’un köşesine taşıdığı bir yazısını paylaşacağım, güzel yazmış birilerini çok iyi tarif etmiş.
Buyurun okuyun…
Yalakalık yapan, yalan söyleyen ve günü geçiştirecek hamlelerle sorumlu oldukları kişileri aldattıklarını sananların, hepsinin boyası tez dökülmüş ve foyaları er ya da geç ortaya çıkmıştır…
Kimler geldi, kimler geçti…
Kimler neydi, ne oldu?..
Şimdi neredeler?..
“Bilmemek” ayıp değildir elbette…
“Ayıp” olan bilmediği halde, “bilmişlik” taslamak ve doğruları “yalan” gibi sunmaktır…
Böyle zavallı tipler, her meslekte vardır…
Siyah olmasaydı, beyazın güzelliği anlaşılır mıydı?..
Tıpkı; iyi ve kötü; çirkin ve güzel gibi…
Bir meslekte “uzun soluklu” kalmak öyle kolay değildir…
Hele de bizim meslekte…
Bir gazeteci, kamu kurumunda çalışır gibi “mesai mefhumu” içindeyse o kişi başka iş yapmalıdır…
Rahmetli meslek büyüğümüz Necati Cumalı; gazeteciyi, “Uyanık olduğu her vakitte işini yapan kişi” olarak tanımlamaktadır…
Yani, bizim meslekte memur gibi “Mesaim doldu, işim bitti” demek yoktur…
Çalışma koşulları zorlu mesleklerden biridir gazetecilik…
Ve bir o kadar da heyecan gerektirir…
O istek ve heyecan yoksa enerji bitmiştir…
Verecek bir şeyin yoktur artık!..
“Yalakalıkla” nereye kadar idare edilir ki?…
“Bilmemek” ayıp değildir…
Bilmediği halde ukalalıkla “bilmişlik” taslamak ayıptır….
Şinasi Nahit Berker, “Gazeteci olunmaz, doğulur” demişti ya!..
Aynen öyle işte!…
Fıtratında “yamukluk” olan biri, ne iş yaparsa yapsın, elinden doğru iş çıkar mı?..
Sistem, belki de böyle tipleri istiyor…
Daha kolay elde edilip, daha kolay salıverilen “Silik şahsiyetleri”…
Ancak, herkesin unuttuğu bir şey var!
Sevgi, saygı ve vefanın yerini yalakalıklar alırsa, orada samimiyet çürümüş demektir…
“Neden bu hale geldik?” sorusunun cevabı da toplumsal değerlerimizi erozyona uğratan bu çürümüşlüğe herkesin elbirliği ile “çanak” tutması değil midir?..