DOLAR
Alış:
Satış:
EURO
Alış:
Satış:
GBP
Alış:
Satış:
Ama gel gelelim!
Bugün fikirlerine çok önem verdiğim değerli bir büyüğüm elektronik adresinden kaleme aldığı bir yazıyı göndermiş ve köşemde paylaşmamı istemiş.
Okudum yazıyı benimde günlerdir yazmak istediğim daha doğrusu hislerime tercüman olan bir yazı olduğu için paylaşmaya karar verdim buyurun keyifle okuyun, çünkü ben keyif aldım.
Sen, milyonlarca öğrencinin girmiş olduğu Üniversite sınavında ilk birkaç bin kişi arasına girme başarısını göster.
Önemli bir okulu kazan ve bu okulu başarıyla bitir.
Olmadı üzerine yüksek lisansını tamamla.
-“Ben bilime ve insanlığa hizmet edeceğim” diyerek, Akademisyen olmayı seç.
Ders çalışmaktan gecen gündüzüne karışsın.
Çoğu günler Üniversitede bulunan odanda sabahla.
Sırasıyla Doktora ve Profesörlüğünü bitir.
Mesleğinde gösterdiğin başarılar seni Üniversite’de Dekanlık ya da Rektörlük gibi yönetici konumuna getirsin.
Yönettiğin bölüm ya da Üniversitede tüm sorumluluk senin üzerinde olsun.
Ama gel gelelim…
Hasbelkader iktidar partisinin il ve ilçe başkanı olmuş, silik geçmişlerinden başka bir şeyi olmayan birileri çıkıp, senin her yaptığına karışsın, sana talimatlar vermeye, seni parmağında oynatmaya kalksın.
Sen, milyonlarca öğrencinin girmiş olduğu Üniversite sınavında ilk 2-3 bin kişinin arasına girme başarısını göster.
Tıp fakültesi gibi dünyanın en zor okulunu kazan.
Dünyanın en ağır eğitimini alıp, doktor ol.
Bir yandan doktorluk yaparken, bir yandan da gece gündüz kitaplara boğularak Uzmanlığı kazan.
Mesleğindeki başarılar sayesinde idareci ol.
Yönettiğin hastanede bütün sorumluluk senin üzerinde olsun.
Ama gel gelelim…
Sağlık memuruyken hasbelkader başkan olmuş hükümete yakın bir sendika başkanı, senin her yaptığına karışsın, sana ne yapacağın konusunda talimatlar vermeye, seni parmağında oynatmaya kalksın.
Sen, “Eğitimci olacağım” ideali doğrultusunda iyi bir Üniversite kazanıp, başarıyla bitirme başarısı göster.
Yıllarını eğitim için harca.
Bu arada yüzlerce insan yetiştirerek topluma kazandır.
Ömrün okumak ve okutmakla geçsin.
Mesleğindeki başarı seni idareciliğe kadar yükseltsin.
İdare ettiğin kurumda tüm sorumluluk senin sırtında olsun.
Ama gel gelelim…
Evinde ev hanımı olarak otururken komşusunun ısrarı ile siyasete girmiş ve hasbelkader iktidar partisinin bilmem ne başkanı olmuş bir kadın çıkıp senin her yaptığına karışsın, sana talimatlar versin, seni parmağında oynatmaya kalksın…
Yukarıda verdiğimiz örnek misali, Aslanın kedi’ye boğdurulduğu daha yüzlerce örnek verebiliriz bu konuda.
Maalesef, pek çok devlet kurumunda vaziyet bu anlattığımız şekilde.
İnsan bu anlattıklarımızı duyunca “Lanet olsun böyle siyasete!” demeden edemiyor…
Eğitimsizin eğitimliyi ezdiği, bürokrasinin siyasete kurban edildiği bir düzen dibine kadar yaşanıyor bu ülkede…