Ne güzel dünya oyna zıpla istediğin gibi yaşa…
Yeter ki becermesini bil gerisi teferruatsa.
Adam arkadan iş çeviriyor sesi yerinde çaktırıyor sonra kol kola resim karesinde yer alıyor.
Ne güzel dünya değil mi çal çal oyna…
Geçmişin solcusu olmuş AKP’nin golcüsü..
Ne güzel dünya yaşamasını bilirsen…
Boş ver sen işine bak onlarda çalıp çalıp oynasınlar!
***
Yasak madde illetleriyle topyekün mücadele etmeliyiz. Gencecik çocuklarımız birilerinin tuzağına düşerek bu illetlerden alıyor. Ve sonucu da ölümle noktalanıyor. Bu konuda başta emniyet güçlerimiz olmak üzere bu illetle mücadele eden kim varsa onlara yardımcı olmalıyız. Biz basın mensupları olarak da yasak maddeler konusunda çok duyarlı davranmalıyız. Unutmayalım, herkesin çocuğu var. İş okullara düşmüşse varın gerisini siz düşünün!
***
Hatırlar mısınız? Bir zamanlar siyaset sahnesinde çokça kullanılırdı; “…Gözleri var görmez, kulakları var duymaz, akılları var anlamazlar…” ibaresi! Dahası ayete dayandırılarak, Bektaşi’nin “…Namaza yaklaşmayınız” şeklinde anlaması misali eksik olarak kullanılırdı! Kur’an-ı Kerim’de A’raf suresi 179’uncu ayetten alıntı yapılarak gerçekleştirilirdi bu söylem. Sonraya doğru zaten herkesi kapsadığı için tek kelimesi bile hatırlatılmaz hale geldi!İnsan aklı ile alay edenler! Ya da aklın, gerçeklere varmak için Allah tarafından insanlara bahşedilmiş bir ayrıcalık olduğunu bilmeyenler şu sıralar ihanetten dem vurup sahne alıyorlar! Bize de aklımız ile hareket edip, becerebildiğimiz kadarı ile gerçekleri gördüğümüz, işimiz ile ortaya koyduğumuz için, aynaya bakıp da “ihanetten” söz edip bir yerlerde “hain” bulması gerekenler, kendilerine benzediğimizi sanıyorlar! Hem de ortadaki gerçeği görmeden, duymadan, anlamadan.
Tıpkı Cenab-ı Allah’ın Kitabında tarif ettiği gibiler: “And olsun ki, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık. Onların kalpleri vardır ama anlamazlar, gözleri vardır ama görmezler, kulakları vardır ama işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibi hatta daha sapıktırlar. İşte bunlar gafillerdir.
***
Çalışan, okuyan, dinleyen, kafa yoran ve düşünen insan, ilgilendiği ve meşgul olduğu konular ve olaylar hakkında zamanla bazı neticelere ulaşır. Bunlar çok önemlidir. Çünkü, hepsi bir emek, düşünce ve tecrübenin ürünüdür. Ancak, bunları alıp, bilgi dağarcığına doldurmak isteyenler o kadar az ki… Onun için Voltaire’in, “Acaba dünyada başkalarının tecrübelerinden istifade edecek kadar akıllı insanlar var mıdır?” sorusuna “Çoook” cevabı verebilmek mümkün müdür?