Ana Sayfa Yazarlar 24.05.2017 268 Görüntüleme
Temel AŞAR

Hayat ne uzun ne kısa sadece yaşadığın gün kadardır.

Okuyucumuzdan Gelen Yazı

Bir okuyucumuz mail atarak Ulu Önderimiz Cumhuriyetimizin kurucusu ATATÜRK’eyapılan  hakaretlere duyarsız kalamadığını belirterek b yazdığın bu yazıyı köşemde görmek istediğini belirtti.

Bende kırmayarak okuyucumuzdan gelen o yazıyı köşeme taşıdım ve sizlerle paylaşıyorum..

Son günlerde Ulu Önder ATATÜRK’ e duyulan kin, nefret ve düşmanlık artık açıkça yapılmaya başlandı.  Seversiniz sevmezsiniz.. Bunlar hep kişileri ilgilendirir.

Ammaaaaa……… Küfür ve hakaret etme hakkını nereden alıyorsunuz? Bu dil hastalıklı ve özürlü bir dildir. Ar damarları çatlarcasına Ulu Önder’e dil uzatmak moda oldu. Bu çıkışların arkasını anlamak istiyorum.

Bence toplumun sinir uçlarını kaşınıyorlar gibi geliyor bana. Biz her zaman genellemeden kaçtık. Ama bu iğrenç dili kullananları toplum karşısına çıkaran yayıncıları şiddetle kınıyorum. Şunu çok iyi düşünelim. ATATÜRK’ e sahip çıksak da çıkmasak da O, bir meşaledir.

Yolumuzu her zaman aydınlatmayı sürdürüyor. Ancak, ifade ettiğimiz gibi, son yıllarda Atatürk karşıtı görüşler taşıyan kişi ve kuruluşların uluslararası düzeyde çabaların yoğunlaştırmaları, içerde de kendilerine yardakçılar buluyor.

Yazıklar olsun! O’ nun aydınlattığı bir ülkede ağızlarından salyalar salarak ölümlü varlığına hakaret hangi toplumda ve dinde mevcut? Ben ne mi düşünüyorum? 1946 yılından başlayarak, ATATÜRK yolundan sapanlar bu sapmayı sağlayan iktidarları destekleyenler, yeniden manda ve himaye düşüncesini canlandırmaya çalışarak, ümmetçilik düşüncesini hortlatmak, geleceğe doğru değil, geçmişe dönmeyi amaçlamaktadırlar.

Çağımıza damgasını vurmuş kimi liderler ve onların öğretileri değer yitirip gözden düşerken bunca saldırıya karşın O’ nun öğretilerinin sürüyor olması hiç kuşkusuz yaptıklarının doğruluğundandır. Şimdi edep yoksunu birileri çıkıp veya çıkartılıp ölüye hakaret etmemin sorumlusunu bulmak savcılara düşmez mi? Tabii cumhuriyetin savcısı varsa! İşte benim düşündüğüm bunlar.

Bu kişilere ve bu gibi kin, nefret saçan kanal yetkililerine böylesi programlar yaptıranlar kimler? Toplumu geren bu düşmanlık aslında son kale olan bir partiye mi acaba? Sonuç ve anlayış ne olursa olsun böylesine çirkin şık olmayan insanlığın kabul görmeyeceği ifadelerin altındaki asıl anlam nedir? Ulusumuzun bin yılda bir yetiştirdiği, askerliğinden ziyade devlet adamlığı ön plana çıkan ATATÜRK’ ün oy kaygısı gütmeyen politikacılık anlayışının günümüz politikacılarına ders olmadığı aşikardır. Belki de bu yüzden çok saldırıya uğruyor.

Bugün şu çok iyi bilinmeli: O’ nun fikirleri tam bağımsızlık yolunda bir meşale gibi elden ele dolaşacaktır. Buna kimsenin gücü yetmez. Halkımız bu düşmanlıklara en güzel yanıtı verecektir.

İlginizi çekebilir

Ramazan Röportajı!

Ramazan Röportajı!

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri