Referandumu geride bırakmamıza rağmen tartışmalar hala devam ediyor oysa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Atı Alan Üsküdar’ı Geçti” diyerek “referandum sonuçlarının ülkemize hayırlı olsun”  mesajı veriyor.
Çünkü Ülkemizin artık kavgalara değil birlik olmaya ihtiyacı var.
Dün bir arkadaşım bana takıldı kriptolu yazılar yazıyorsun farklı göndermeler yapıyorsun diye…
Yıllardan beri gazetemde farklı sütunlarda yazılar yazıyorum. Yazılarım elbette birilerinin nasıl hoşuna gidiyorsa bazılarının ise gitmemesi doğaldır.
Yazılarımda bazen farklı dil kullanabilirim. Halkın anlayacağı dil yerine, onları, Allah’ın cüzi irade verip, “kul” diye tarif edip, “insan” olma ile onurlandırdığı için, anlamaları gereken lisanı kelimelere dökmenin çabası içinde olduk. Bunun için de en sevdiğimiz dostlarımızdan; “Halkın anlayacağı dilden, şunun tamamını yazsana” babından aldığımız eleştirilere; “Lafın tamamının bile delilere değil salaklara dendiği” cevabını vermekten imtina etmedik. Sıkça paylaştığımız kıssadan hisse misali:
Adamın birinin arabasının lastiği tam akıl hastanesinin önünde patlar. Adam arabanın lastiğini söker. Ama lastikten söktüğü 4 bijon yuvarlanıp yağmur mazgalının içerisine düşer. Adam bakar mazgaldaki bijonlar görünmüyor bile, çaresiz oturup düşünmeye başlar. Olayı başından beri gören bir deli, parmaklıkların arkasından adama der ki: – Arkadaşım, sen ne yapıyorsun orada öyle?
– Sorma birader, lastik patladı. Tam değiştirecektim bijonlar mazgala düştü.
– Düşündüğün şeye bak! Ondan kolay ne var? Bütün lastiklerden birer bijon çıkar. Lastiğe tak. Hepsinde 3 bijon olur. Seni lastikçiye kadar idare eder.
– Adama çok mantıklı gelir, hemen delinin dediğini yapar. Giderken de deliye der ki : – Senin ne işin var bu akıl hastanesinde. Deli cevap verir :
– Biz burada delilikten yatıyoruz, salaklıktan değil!
O Kİ; KIRK GÜN YETİYOR… O ki bugün sıkça sözünü ettiğimiz kıssadan hisselerle başladık, yinelemek olacak ama yine oradan devam edelim… Hani öğrenmiştik ya; “Bir adama kırk gün deli dersen ancak delirir” diye! Siz, bilgi edinmeyen ama bunu rağmen her şeyi olmasa da çok şeyi bilen ahalinin içinde delilik yerine öğrenmeyi koyun olsun bitsin.
O Kİ; CENAB-I ALLAH’TAN… O ki; “…göremedik, duyamadık, anlayamadıkın1 şemsiyesi altına girerek bu dünyada “suçtan”, ahrette de “günahtan” kurtulacaklarını sananlara nereden, neyi sık sık hatırlatıyorduk? Cenab-ı Allah’ın Kur’an-ı Kerim’deki Ar’af suresi 179’uncu ayeti idi değil mi? “And olsun ki, cehennem için de birçok cin ve insanlar yarattık; onların kalpleri vardır ama anlamazlar; gözleri vardır ama görmezler, kulakları vardır ama işitmezler. İşe bunlar hayvanlar gibi, hatta daha sapıktırlar. İşte bunlar gafillerdir.”