Ana Sayfa Yazarlar 13.05.2024 485 Görüntüleme
Temel AŞAR

Hayat ne uzun ne kısa sadece yaşadığın gün kadardır.

Bu Şehir…

Bugün yeni bir haftanın ilk günü olması nedeniyle yazıma, Sait Faik Abasıyanık’ın “Nefes aldığın şehir ne kadar şanslı. Kim bilir, sesini gökyüzü sanan kuşlar bile vardır.” Sözü ile başlıyorum.

Son günlerde unuttuğumuz en önemli paylaşımımız olması gereken sevgiyi daha dün bizler gibi Annesiz olanların buruk kutladığı Anneler gününde hasret kaldığımız sevgi sözcüklerini duyamayışımız değil mi bizleri hüzne salan.

Peki o halde sormak isterim.

Sana iyi gelen şehir mi?

Şehre iyi gelen sen misin?

Yoksa sevdiğin şehri anlamlı kılan sevdiklerin mi?

Ya da yaşanmışlıkların veya yaşayacakların mıdır?

Belki de hepsi ve dahası; çünkü daha fazla fırsat, daha fazla eğitim, daha iyi sağlık ve bakım, daha hızlı ve konforlu ulaşım, daha çok sosyal ve kültürel etkinliğin bir arada bulunduğu yerlerdir.

Bu yönüyle şehirlerin, ait oldukları toplulukların sembolü olduğu, şehrin ruhunun, her toplumun hatta her bireyin şehre yüklediği anlamlarla bütünleştiği düşünülmektedir.

Kesişen yolların, birleştiği, birleşen yolların kesiştiği…

Ama en önemlisi de şehri güzelleştiren şey, insandır.

İnsanı mutlu ve güvenli kılan ise yaşam alanındaki konfordur.

Bu şansı geçmişten geleceğe taşıyan, bu kentin insanları ve geleceğe ışık tutan yöneticileridir.

Bu şehri güzelleştiren, yaşamla içi içe olan hayat telaşı ve umuttur.

Dünyaya; konukseverliğini, kültürünü, tarihini, gelenek ve göreneklerini, bilgi birikimini aktaran ve paylaşanlardır.

Bu şehre hayat veren bereketli topraktır.

Sıcak, soğuk akan suyudur.

Gökyüzünde uçan kuştur.

Aldığın nefestir.

Kısaca bu şehir; yaşanmışlıklarınla ve yaşayacaklarınla sana iyi gelen, seni şehre getiren ve anlamlı kılan her şeydir.

İlginizi çekebilir

Bedel…

Bedel…

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri