3 yılı aşkın bir süre Ordu Valiliği görevini yaparken son kararname ile Ankara’ya Vali Mülkiye Başmüfettişliği görevine atanan Tuncay Sonel’i Ordulular hep rahmetli Vali Recep Yazıcıoğlu’na benzetir kıyaslardı.

Hatta Vali Tuncay Sonel’i Çarşamba pazarında alışveriş yaparken karşılaştığı teyzemiz “ bu Vali, O rahmetli valiye çok benziyor Allah ömrünü benzetmesin” diyerek dua ediyordu.

Biz şimdi burada Tuncay Sonel valinin Ordu’da bıraktığı manevi izleri değil gönüllere giren “ADAM GİBİ ADAM” valilerin tayinleri çıkıp giderken arkalarında bıraktıkları gözü yaşlı Şehit Gazi Yetim ve kimsesiz çocuklarımız ile Yoksul vatandaşlarımızın durumlarını kaleme alıyoruz.

Çünkü mesai saati gözetmeden Ordu’nun her noktasında hane ziyaretleri yapan Vali Tuncay Sonel ve hayırsever eşi Handan Sonel hanımefendinin Ordu’da bıraktığı öyle manevi izler var ki kolay kolay silineceğe benzemiyor.

İşte o teyzemizin Valimiz Tuncay Sonel’e benzettiği rahmetli Recep Yazıcıoğlu’nun bir anısı…

***

Gümüşhaneli muhtarın kızının evi Erzincan depreminde yıkılınca, muhtar devletin deprem mağdurlarına vereceği evi almak için Erzincan’a kızının yanına gider. Kızını alır, valilik binasına çıkarlar, öğlen arası olduğu için ellerinde evraklar beklemeye başlarlar.

Bu arada kot pantolonlu, yakası açık gömlekli biri gelir.

“Amca buyur” der.

Muhtar derdini anlatır…

Kot pantolonlu adam evrakları alır bir odaya gider, bir kaşe basar, diğer odaya gider, başka bir evrak alır, doldurur, deftere kaydeder.

En son kapısında “Valilik” yazan odaya girip çekmeceden bir mühür alarak kâğıtlara mührü basar ve muhtardan da imzalamasını ister.

Muhtar, biraz da çekinerek,

– Yeğenim, çok sağ ol ama vali bey sana kızmasın!

Yok amca, kızmaz.

– Sağ ol yavrum. Adın nedir senin?

Recep benim adım amca.

– Yoksa sen Vali Recep Yazıcıoğlu musun?

He ya.

Trabzonlu Recep Yazıcıoğlu gibi Adanalı Tuncay Sonel’de  devletin değil, milletin hizmetkârıydı.

Unutma ve unutturma!

***

ÖYLE BİR DÜNYA YOK ARKADAŞ

Arkadaş bıktık usandık akın akın ülkemize gelen göçmenlerden. Adamlar ülkemizin her yerini işgal eder duruma geldiler. Yeter artık! Bu gidişat ülkemizi farklı ve tehlikeli sulara doğru sürüklüyor. Millet olarak çok ama çok uyanık olmak durumundayız. 21 yıl manevi dünyamız sömürülerek geçti. Ekonomik açıdan ülkemiz zayıflatıldı. Kaçaklar dinamit gibi sınırlarımızın içine yerleştirildi. Buna dur denmezse gelecekte bizi iyi günler beklemiyor. Bu arada yerel seçimler yaklaşıyor, çabuk çabuk biraz daha göçmen getirinde oda garanti olsun. Bakın bu duruma merhum sanatçımız Cüneyt Arkın, “Türkler vergi ödesin, Türkler yokluk çeksin, Türkler askere gitsin, Türkler ŞEHİT olsun… Ama Suriyeliler, hiçbir bedel ödemeden vatandaş olsun! Öyle bir dünya yok arkadaş!” sözleri ile tepki göstermişti. Katılmamak mümkün mü?