Ana Sayfa Tokmak 3 Eylül 2023 1126 Görüntüleme

TOKMAK

Büyükşehrin Çalışkan İsmi Hatipoğlu

Ordu Büyükşehir Belediyesinde tabiri yerinde ise “Arı” gibi çalışan 3-5 isim var.

Fakat bu isimlerin başında hangi görevde olursa olsun işinin hakkını veren bir var ki oda Genel Sekreterlik koltuğuna oturan Abdülkadir Hatipoğlu.

Ulaşım Daire Başkanlığı görevini başarı ile yürütürken Başkan Güler’in Genel Sekreterlik koltuğunu teslim ettiği Hatipoğlu samimiyeti ve çalışkanlığı ile bu koltuğun hakkını veriyor.

Genel Sekreter yardımcıları ve Daire Başkanların ile yaptığı toplantılar ve görev takibi sonucunda sorunların çözülmesi konusunda başkan Güler’in yükünü hafifleten Genel Sekreter Hatipoğlu’nun en büyük özelliğinin sorumluluk almaktan kaçınmaması.

Çalışma arkadaşları kadar vatandaşlarla da yakın diyaloğa girerek sorunların çözümü konusunda çok önemli adımlar atan Hatipoğlu özellikle afet sonrası ortaya koyduğu performans sayesinde şehrin dokunulmayan noktasını bırakmaması övgüye değer bir hareket oldu.

 

 

KARA TAHTA, BEYAZ ÖNLÜK

Biz ilkokulda kara önlük, kara tahta, beyaz tebeşir ile eğitim aldık.

Kara tahta iyi değilse yazı yazmak zorlaşır, tebeşir parçalanırdı.

Tahtayı silerken sınıfı beyaz bir toz bulutu kaplar,üstümüz başaımız tebeşir tozu olurdu.

Bu nedenle erkek kadın farketmez öğretmenlerimiz beyaz önlük giyerdi.

**

Beyaz ve akıllı tahtalar geldi.

Rengarenk akıllı tahta kalemleri.

Kara tahtalar gitti, tebeşir tozu bitti.

**

Şimdi; Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenlerin beyaz önlük giymesini istiyor.

Neden beyaz önlük?

Neymiş; öğretmen öğrenciye rol model olacakmış.

Öğrenciye kılık kıyafet özgürlüğü.

Öğretmene beyaz önlük dayatması.

 

 

EMEKLİYE MUSALLAT TAŞI!

Emekliye zam için yılbaşını bekleyin diyorlar.

Emeklinin 4 ay daha bekleyecek sabrı kaldı mı?

Hiç düşünmüyorlar.

Ocak’ta zam yapılacakmış.

Bunu müjdeymiş gibi söylüyorlar.

Yasalara göre emekliye enflasyon oranında zam yapmak zorundalar.

Umarım; bu defa gerçek enflasyon rakamları ortaya konur.

Emekli Temmuz ayında zam mağduru oldu.

Yüzde 25 reva görüldü.

Emekliye artan hayat pahalılığı nedeni ile ara zam yapmak iki dudaklarının arasında.

Ellerini biraz çabuk tutsalar iyi olacak…

Çünkü; sabır tükendi.

Allah sevdiği kuluna önce eşeğini kaybettirir, sonra da buldurup sevindirirmiş.

Umarım; Nasrettin Hoca’nın eşeğinin durumuna düşmeyiz.

Ülkede hayat pahalıdır, fakirlik ve yoksulluk vardır.

Nasrettin Hoca da bu pahalılık ve yokluktan nasibini alır. Eşeğine arpa alamaz duruma gelir.

Çözümü, eşeğinin yemini her defasında daha da azaltmak da bulur.  “Aman benim emektar eşeğim, sakın açlıktan ölme. Senin için on dönüm yonca ekdim. Hele bir bahar gelsin, hepsi de senin olacak, bol bol yonca yiyeceksin. Biraz sabır.” diye vaatler vermiş.

Ama eşek her geçen gün zayıflamış. Bir deri bir kemik kalmış ve sonunda ölmüş. Bu duruma üzülen Hoca, “Vah zavallı eşeğim! Tam yemeden içmeden yaşamayı öğreniyordun. Beni bırakıp eşekler cennetine gittin…”

 

 

KİM BU MAKLUBECİLER?

Ne Garip bir dünyada yaşıyoruz değil mi…

“Düne kadar sohbet toplantılarında kaşık kaşık maklube yiyen, geçmişte FETÖ’nün dizinden ayrılmayıp yurt dışı gezilerine katılmak için can atanları bugün Devletin içinde TÜRK Bayrağının etrafında gördükçe midem bulanıyor”

Kim onlar dedik?

Kim olduğunu söylesek ne yazar, hepsi zaten her şeyi inkar ediyor.

İçlerinde biz yanlış yaptık özür diliyoruz diyen ek kişi var mı?

Valla ne diyelim…

Dünün yalancıları bugünün kahramanı olmuş!

 

 

Kan ve Kızılay…

Eskiden Kızılay vatandaşların en güvendiği kuruluşlar arasında yer alıyordu.

Kızılay’ın deprem bölgesinde çadır ve battaniye satması olaylarının gündeme gelmesinden sonra nedense hayırsever vatandaşlarımız bir anda Kızılay’dan desteklerini çektiler.

Dahası var Kızılay’ın vatandaşlardan bir meyve suyu karşılığında topladığı kanları hastanelere para ile satması da bardağı taşıran son damla oldu.

Şimdi bakıyorum Kızılay vatandaşlara kan bağışı çağrısı yapıyor vatandaşlarımızda haklı olarak yaptıkları uygulamalara tepki olsun diyerek kan bağışında bulunmuyor acil durumlar için hastanelere koşuyor fakat bir garip uygulamada hastanelerde var biz kan alamıyoruz Kızılay’ın kan aldığı merkezlere gidin talimatı veriyorlar.

Yani bedava kanı istemiyorlar Kızılay’dan para ile alacakları kanı uygun görüyorlar.

Ben bu işe akıl sır erdiremedim siz erdirirseniz bana da söyleyin.

 

 

KÖYE DÖNÜŞMÜ!

Günümüzde şehirlerin hızla büyümesi, yaşam koşullarının karmaşıklığı, trafik sıkışıklığı ve stres gibi sorunları beraberinde getiriyor. İnsanlar, bu karmaşadan kaçmak ve daha sakin, daha doğal bir yaşam tarzına geri dönmek istiyor.

Köye dönüşün düşünülmesinin arkasındaki bazı temel nedenler var. Bunlardan ilki, şehirlerdeki yaşam maliyetlerinin giderek artması. Ev kiraları, ulaşım masrafları ve temel ihtiyaçların fiyatları birçok insan için oldukça yüksek hale geldi.

Köye dönüş, aynı zamanda sürdürülebilir bir yaşam biçimini teşvik ediyor. Kendi sebze ve meyvelerinizi yetiştirmek, enerjiyi daha verimli kullanmak ve atıkları azaltmak gibi sürdürülebilir uygulamalar, kırsal yaşamın bir parçası. Bu da doğal kaynakların korunmasına katkı sağlıyor.

Köye dönüş fikri, şehir hayatının stresinden ve maliyetlerinden bıkan birçok insan için cazip görünüyor. Ancak bu kararı verirken dikkatli olmak ve bu değişikliğin getirdiği zorlukları göz önünde bulundurmak önemli. Daha sakin, daha sürdürülebilir bir yaşam tarzı arayanlar için, köyler güzel bir seçenek olabilir.

Bence de neden olmasın ki…

İlginizi çekebilir

TOKMAK

TOKMAK

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri