BU SÖZLERİ KİM SÖYLEMİŞ?
Bir kere yasa delmekle bir şey olmaz…
***
Benim memurum işini bilir.
***
Üzümünü ye bağını sorma…
***
Bal tutan parmağını yalar…
***
Gemisini yürüten kaptan…
***
Gelen ağam giden paşam…
***
Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez…
***
Devletin malı deniz yemeyen domuz…
***
Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın…
***
Bedava mal göz çıkartmaz…
***
Köprüyü geçene kadar ayıya dayı de…
***
Bu ülkede olmayacak hiçbir şey yok…
***
Bugün yaşadığımız ve yakındığımız pek çok olumsuzlukların temelinde adeta yaşam felsefesi haline getirmiş olduğumuz bu sözlerin etkisi var.
***
Ama buna rağmen yaşadığımız ve yakındığımız her türlü olumsuz olayın sorumlusu olarak birileri sürekli dış güçleri gösteriyor.
Zannedersiniz ki; yaşamımızı bile şekillendiren, hatta bizi anlatan yukarıdaki sözlerin tamamını biz değil de, dış güçler bulmuş ve dilimize yerleştirmiş!
Kriz Var Ama Önlem Yok!
Karadeniz’de şehrin birinin köyünün çıkışında bir “çukur” varmış.
Bazen “insan” düşüyormuş, bazen “araç.”
Köylü toplanmış.
“Ne yapalım” diye.
***
Birinci köylü:
– Bir ambulans alalım…
Çukura düşeni hastaneye yetiştirelim.
İkinci köylü:
– Hastaneye yetiştirene kadar yolda ölür…
Çukurun yanına bir hastane yapalım.
Tartışmayı izleyen Temel “ula sizde hiç akıl yok mu” demiş.
Ve çareyi (!) söylemiş:
– Yeni bir hastane yapmak masraflı olur.
– Bu çukuru kapatalım.
– Hastanenin yanına yeni bir çukur açalım.
– Çukura düşeni 5 dakikada hastaneye yetiştiririz.
Öyle de yapmışlar!
***
Şu sıralar hemen herkesin kabul ettiği bir ekonomik kriz yaşıyoruz.
Mal ve hizmet zamlarının ardı arkası kesilmiyor.
Bir de bu zamlar keyfi yapılan zamlar takip ediyor.
Şu son bir yılda adeta paradan bir sıfır atılmış gibi…
Bir yıl öncesinin 20 lirası bugün 200 lira haline gelmiş.
Buna rağmen, tam da yukarıdaki fıkrada olduğu gibi ortada “ciddi” diyebileceğimiz, vergileri arttırma yöntemi haricinde bir önlem yok!
Bize Ne Oldu!
İddia ediyorum sadece Karadeniz’in değil Türkiye’nin sayılı huzur kentlerinden biriydi.
İyi insanların yaşadığı emeklilerin geleceği için hayaller kurarak ev bahçe satın aldığı bir kentti.
Son yapılan anketlerde Asayiş yönünden iller arasında 43.sıradayız…
Hani Huzur ve Sevgi kentiydik.
Hani geleceğin Paris’i olmaya aday bir şehirdik…
Aslında görüyor, duyuyor ama; kendimize itiraf edemiyor yaşadığımız şehre konduramıyorduk.
Anketler yalan söylemez.
Trafikte farkına varmıştık.
Bireysel silahlanmanın arttığı, herkesin zulasında bir ’emanet’ olduğunu.
Denetimlerin yetersiz kaldığını.
Kurallara uymayanları uyarmanın ne kadar riskli olduğunu.
Anlamıştık…
Kuralların kuralsızlık olduğu günlerden geçiyoruz.
Kurallara uymayanların yanına kar kaldığı.
Kurallara uyanların cezalandırıldığı.
Duyarlı insanların kendi köşelerine çekildiği günleri yaşıyoruz.
Kantara çıkında görelim.
Yerel seçimler yaklaşıyor.
Siyasi partiler sesi yerinde çalışmalar ile aday belirlemek için çalışıyor.
AK Parti dışındaki partiler Büyükşehir için ortak aday planları yapılıyor.
Parti temsilcileri klasik söylemler ile karşı tarafı yıpratmak için çaba harcıyor.
Aslında; yapılanları karalamak yerine yapılacak hizmetlerin ve projelerin konuşulması gerekmez mi?
****
Aslı astarı olmayan gündemi değiştirmek maksadı ile farklı isimlerin ortaya atılıp konuşulmaya başlandığı süreçte Adayların bir an önce kantara çıkmalarını ve ortaya koyacakları MEGA projelerini kamuoyu ile paylaşmalarını bekliyoruz.
ALTINORDU SAHADA…
Ordu Altınordu Belediye Başkanı Aşkın Tören, artan yaz sıcakları ile birlikte oluşması muhtemel çevre ve görüntü kirliliğine karşı ekiplerin sahada olduklarını söyledi. Tören, “Belediyemizin bütün birimleri gibi Temizlik İşleri Müdürlüğü ekiplerimiz de geniş çaplı bir şekilde çalışarak, yaz-kış, gece-gündüz demeden şehrimizi köşe bucak temizlemek ve vatandaşlarımızı temiz bir şehirde yaşatabilmek için yoğun bir çaba gösteriyor. Yaz sezonunda şehrimizin artan nüfus yoğunluğunu da dikkate alarak takviye ettiğimiz ekiplerimiz 7 gün 24 saat esaslı bir mesai ile hizmetlerimizi sürdürüyor. Özverileri ve gayretleri için temizlik birimimizin emekçilerine, mesai arkadaşlarıma teşekkür ediyorum” dedi.
EV SAHİPLERİ VE MOBİNG
Ekonomik krizi fırsata çevirmek isteyen bazı ev sahiplerinin yaptıkları pes dedirtmeye başladı. Yerleşim yerlerinin elektrik, su, doğalgaz saatlerini kayıt etmek için giden görevlilerin adı bizde saklı anne kızın sahibi olduğu bir apartmana giremediklerini ifade ederek, “Öğrendiğimiz kadarı ile ev sahibi olan anne kız kiracılarına edata mobing uyguluyor. Kapıcının görevine son verip apartmanın kapısını kilitleyip kiracıların evlerine girmesine engel oluyor. Kimsenin kira borcu yok, aracı olanları otoparka sokmuyor. Asansörü ve otomatiği kapatıp kiracıların kullanımına engel oluyor. Sayaçları okumaya gittiğimizde kapı kilitli olduğu için okuma yapamıyoruz. Kiracılar bu ülkede sahipsiz mi. Ev sahibi kiracıları adeta tehdit ederek boşaltın diyormuş. Ben burayı başka amaç için kullanacağım konuşmalarını mahallede duymayan kalmadı” iddiasında bulundu.