Kime OY Vereceğim…
Seçim günü yaklaştı Pazar günü sandığa gideceğiz, oyumuzu kullanarak vatandaşlık görevimizi yerine getireceğiz hem Cumhurbaşkanını hem de milletvekillerini belirleyeceğiz.
Seçilecek milletvekillerinin kim olacağından çok milletvekili adaylarının taşıdığı özellikler ve nitelikler benim için önemli olacak…
İşte ben de bu kriterlerim çerçevesinde yaşadığım Ordu’da acısını ve sevincini yüreğinde taşıyan bir seçmen olarak sandık başına gideceğim..
***
Örneğin:
Oy verirken ne kadar tanınır ve güçlü olursa olsun, dışarıdan gelecek bir isim yerine, adaylar arasından Ordu’da yaşayan her zaman kapısını çalabileceğimiz derdimizi derdi kabul edeceğine inandığım bir ismin milletvekili olmasını tercih edeceğim.
***
Ordu’ya geldiğinde otel ya da misafirhanede kalan biri yerine Ordu’da evi olan birinin milletvekili olması yönünde oy kullanacağım …
***
Milletvekilliği görevi bittikten sonra yüzünü bir daha asla göremeyeceğim biri yerine, görevi sona erdikten sonrada Ordu cadde ve sokaklarında karşılaşabileceğim, gerekirse yüz yüze hesap sorabileceğim birinin milletvekili olması için oy atacağım…
***
Mesela; Ordu’da bir kişiye bile faydası dokunmayacak biri yerine, Ordu’da bulunan iş yerinde bir kişiye bile ekmek verip, vergisini bu şehre ödeyen birinin milletvekili olması oy tercihim olacak.
***
Başka şehirde vefat edip defnedildiğini duyacağım biri yerine mezarının bu şehirde olacağını bildiğim kişilerin vekil olmasını tercih edeceğim…
***
Kısacası:
Şahsen, bu şehirden milletvekili seçilecek insanların Ordu doğumlu olup olmaması hiç önemli değil ama atacağım oy bu şehirde yaşayan, tanınan, bilinen ve güvenilen isimler olması yönünde olacak…
Hedef İlk Tur…
2018 Cumhurbaşkanlığı seçimi hafızalardadır.
İktidarın hedefinde seçimi ilk turda kazanmak vardı.
Muhalefet ise ayrı ayrı aday çıkartmak suretiyle, seçimi ikinci turda kazanmayı hedefine almıştı.
Gördüğümüz kadarı ile Pazar günü yapılacak seçimde 2018 seçiminin farklı bir durumu var.
Cumhur ittifakı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanlığı seçimini ikinci tura taşımamayı ve ilk turda kazanmayı hedefliyor.
İşte burada her şey son bir haftada netleşecek çünkü yapılan kamuoyu araştırmaları bile seçimin balık sırtı olduğu görüşünü ortaya atıyorlar.
Ordu’da nasıl bir sonuç çıkar derseniz Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili tahminlerimi her zaman olduğun gibi yüzde 5 yanılma payı ile Cuma günü yazacağım.
SOYANLAR VE SOĞANLAR
Öyle bir duruma geldi ki ülke, bir tarafta soyanlar, diğer tarafta soğanlar. 85 milyon tek haneli enflasyonu özler oldu. Tek haneli faizin yolunu gözler oldu. Dövizde düşüşü bekler oldu. Bunlarla birlikte yemeklerin olmazsa olmazı soğan fiyatı aldı başını gitti. Vatandaşın cebindeki para eridi. Millet pahalılıktan şikayet ederken, iktidarın mensubu soğanın cücüğünden bahseder oldu, millete koyun eti yemeyi tavsiye etti. Tam da fıkra gibi.
Diğer taraftan yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklara karşı duruş sergileyeceğim diye ülke yönetimine gelen iktidar döneminde ise soyanların sayısı her geçen gün arttı. Üç-beş maaşlar ballı börek oldu. İhaleler yandaşların kasasına gitti.
Soygun öyle bir hal aldı ki raflardaki ürünlerden tutun da, yapılan ihaleler, satılan mülkler, peşkeş çekilen fabrikalar, bankalar üzerinden verilen sıfır faizli krediler… Hazine garantili yapılan köprülerden geçmeyen vatandaşın bile cebinden nafakasını alıp açıklar kapatılmaya başlandı.
Kısa zamanda köşeyi dönenlerin bir eli yağda bir eli balda, gelsin cukkalar gitsin cukkalar derken milletin mutfağında yangın bacayı sardı.
Ekonominin neresinden tutarsanız tutun tel tel dökülmeye, vatandaş ise soyup soğana çevrilmeye devam ediyor.
ŞANLITÜRK’E DURMAK YOK
MHP 28. Dönem Ordu Milletvekili Adayı Ordu’nun öz evladı içimizden biri Naci Şanlıtürk, yaklaşık 2 yıl önce başlattığı seçim çalışmaları programlarını Ordu’nun 19 ilçesinde dur durak bilmeden sürdürüyor.
Şanlıtürk, 19 ilçesiyle bir bütün olan Ordu’nun hizmetlerde daha fazla randıman alabilmesi için MHP’ye çok ihtiyacının olduğunu söyledi. Şanlıtürk, Türkiye’nin bu kez MHP’ye çok ihtiyacı var. Türkiye’nin PKK zulmünden kurtulması için de yine MHP’ye çok ihtiyacı var. O yüzden 14 Mayıs’ta da bizim sizin desteğinize çok ihtiyacımız var. Gelin bu kez Millet İttifakını bir kenara bırakın bize destek verin. Emin olun ki bu sefer vereceğiniz destek asla kayıtsız ve karşılıksız kalmayacak. Biz, Ordu için, biz Türkiye sevdası için bu yola başımızı koyduk. Gelin 14 Mayıs’ta hep birlikte Ordu’yu, Türkiye’yi MHP ile yürütelim. Gelin bu kez 19 ilçesiyle bir bütün olan ORDU MHP ile yürüsün” diyerek dertleriniz derdimiz mesajı verdi.
AK PARTİDE AYŞELER-ÖMERLER GELECEKTİ…
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel başkanı Erdoğan bundan tam üç yıl önce partisi tarafından düzenlenen bir toplantıda konuşmuştu…
Konuşmasının içeriği partisinde bazı şeylerin değişeceğine yönelikti.
“Bize yeni Ayşeler, Ömerler lazım” demesi, yapılacak değişikliğin kişiler üzerinden gerçekleşeceğinin adeta sinyaliydi…
***
Konuşmayı daha dün gibi hatırlıyoruz.
Zira…
Konuşmanın hemen ertesi günü Ordu’da ki iki önemli AK Partili isme bu sözlerin ardından partide neler olabileceğini sormuştuk.
İki cevap birbirinin tam tersiydi.
Zira…
Birisi bu sözlerin ardından parti içinde özellikle de kişiler bazında büyük bir değişim yaşanacağını söylerken, diğeri hiçbir değişimin olmayacağını, parti içindeki insan profilinin aynen devam edeceğini söylemişti.
***
Aradan geçen süre içinde bu sözler üzerinden yorum yapan iki isimden “Hiçbir değişim olmaz. Parti içindeki insan profili aynen devam eder” diyen isim haklı çıktı…
Ordu milletvekili listesinde beklenen yeni Ayşeler-Ömerlerden çok Ordu ile bağı olmayan isimlerin olması haklılığının adeta ispatı oldu…
KISSADAN HİSSE!
Köyde yaşayan yaşlı bir ressam vardı. Olağanüstü güzel resimler yapıp iyi fiyata satardı. Bir gün köyden bir fakir gelip dedi ki;
“Yahu senin durumun iyi. Neden kimseye yardım yapmıyorsun? Bak fırıncı fakirlere ara ara bedava ekmek veriyor. Kasap bazen bedava et veriyor. Sen neden hiç yardım etmiyorsun?”
Ressam tebessüm etti ama bir şey demedi.
Bu fakir bütün köyde sabah akşam ressamın aleyhinde konuşuyor ve onu kötülüyordu.
Bir gün ressam hasta oldu. Kimse de onun yanına gelmedi ve sonunda ressam öldü. Aradan birkaç gün geçti. Artık ne fırıncı ekmek verdi fakirlere ne de kasap et verdi. Sordular; “Neden fakirlerin hakkını kestiniz?”
Dediler ki; “Her ay başı o merhum ressam bize para verip fakirlere ekmek ve et vermemizi söylerdi. O ölünce para veren kalmadı. İşte o yüzden…”