Ana Sayfa Yazarlar 3.10.2022 407 Görüntüleme
Temel AŞAR

Hayat ne uzun ne kısa sadece yaşadığın gün kadardır.

Hep bana, Rab bana…

Sahi bizler gibi elinizde okuduğunuz Gazetede yaş almanın heyecanını yaşadı!

23 yılı geride bıraktığımız şu günlerde kuruluş yıldönümümüz nedeniyle ziyaretimize gelen gönül dostlarımızla yaptığımız sohbetlerde ortaya çıkardığım tabloyu sizlerle paylaşmak istedim.

Çünkü samimi söylüyorum yeşil ile mavinin buluştuğu iddia ediyorum, Türkiye’nin en huzurlu 5-10 şehrinden birinde yaşıyoruz.

Onun için bu şehir yaşayanı olarak biz bazı konularda ketum davranıyoruz..

***

Mesela, sormak isterim sizlere…

Bir şehirde;
-Başkalarının kaybetmesi ile kazandığını zannedenler varsa…
***
-Başkalarının fakirleşmesinden zenginlik hazzı duyanlar varsa…
***
-Başkalarının düştüğü kötü durumdan dolayı kendini son derece iyi hissedenler varsa…
***
-Başkasının mutsuzluğundan mutlu olanlar varsa…
***
-Kendi morali bozuksa herkesin moralinin bozuk olması gerektiğini düşünenler varsa…
***
-“Varsın ben kazanmayayım. Yeter ki o da kazanmasın” kafasında olanlar varsa…
***
-“Küçük-büyük her şey benim olsun. Başkalarının hiçbir şeyi olmasın” düşüncesiyle ticarette kimseye yaşam hakkı tanımayanlar varsa…
***
-Aynı masada övgüler düzdüklerine ayrı masada sövgüler düzenler varsa…
***
Nezaket, zarafet ve iyi niyetten çok, kibir ve ego sahibi olanlar çoğunluktaysa…
***
Kısacası…
Başkalarını eleştirdiği her şeyi kendine hak gören insanlar varsa, o şehirde ne samimiyet vardır ne de dürüstlük!
Hani yeri geldiği zaman hep “Bu şehirde birlik-beraberlik yok, dedikodu var ” diye yakınıyoruz ya…
Sık sık şehirde birlikteliğin sağlanamadığından dem vuruyoruz ya …
Belki de bunun nedeni şehirde yaşayanların bu tip özelliklere yatkın oluşudur!

Hep bana rap bana diyerek bu özellikleri taşıyanların çoğunlukta olduğu bir şehirde niye birlik-beraberlik olsun ki?
Daha doğrusu; nasıl olsun ki?
Ne dersiniz?

Haksız mıyım…

İlginizi çekebilir

Ramazan Röportajı!

Ramazan Röportajı!

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri