Ana Sayfa Tokmak 7 Ağustos 2022 1587 Görüntüleme

TOKMAK

Sen Kaymakam mısın!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ordu ziyaretinde perde arkasında yaşananlar Gündeme bomba gibi düşmedi çünkü “kol kırılır içinde kalır” mantığı ön plana çıktı.

Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kaymakamlar toplantısında fotoğraf karesine girmek isteyen AKP’li milletvekili Ergün Taşçı’ya “sen Kaymakam mısın” diyerek kapıyı işaret etmesi bombadan daha fazla yankı yaptı.

İşte ben Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu yönünü çok seviyorum sapla samanı zamanı geldiğinde çok iyi ayırıyor…

 

 

 

3-E KURALI…

Şurası çok net bilinen gerçektir: “Kendi rızkına hakkıyla sahip çıkmayanlar başkalarından medet ummasınlar.”

Onun içindir sürekli Hünkâr Hacı Bektaş Veli’den:

“Hararet nardadır, sacda değildir,

Keramet baştadır, saç ta değildir.

Her ne arar isen kendinde ara,

Kudüs de, Mekke de, Hac da değildir” dizelerini nakarat gibi tekrarlar, kişinin önce kendine düşeni yapması gerektiğini hatırlatırız.

Bu vesile ile aşağı yatarak da olsa fındıktan para kazanma (!) hevesinde olan üreticiye “Kazanmak için 3-E” listesini bir kere daha hatırlatalım mı:

“Erken Hasat Eyleme.

Erken Pazara İndirme.

Emanete verme.”

Son bir cümle ile taahhüt: Fındığı yiye yiye değil, yaza yaza gına geldik

 

 

 

GEÇİM KAVGALARI BAŞLADI

Çay ocağı sohbetimize katılan bir büyüğüm iğneden ipliğe bütün ürünlere gelen zamlardan yakındı.
Ekonomik krizin artık ceplerini değil ailelerin huzurunu da etkilediğini söyleyerek önemli bir konuya parmak bastı.

Geçinemedikleri için aile içinde tartışmaların da arttığını söyleyen büyüğümüz , “Ekonomik kriz sadece cepleri değil yuvaları da sarsıyor. Aileler ayın sonunu getiremediği için kavgalar başlıyor.  Huzur kalmadı. Alınan maaşlar yetmiyor. Yuvalar dağılacak bu kriz yüzünden” diyerek her akşam aile kavgası nedeniyle polis arabalarının sitelerine gelmeye başladığından dert yanarak komşularından örnekler verdi.

Elimizden dilimizden,Allah hepimizin yardımcısı olsun demekten başka bir şey gelmiyor…

 

 

 

ŞU “KIRK” YOK MU?

Paslı çivilere benzediği için söküp atmanın zor olduğu alışkanlıkları anlatmak için, “Bir adama 40 gün deli denirse deli olur” demek var!

Bu dünyadan göçüp gidenlerin ardından “40 mevlidi” okutmak da var!

Bu ülkede doğruyu hayata geçirmek için yanlıştan 40 kat daha fazla çaba sarf eylemek gerektiğini de var!

“40’ından sonra azanı teneşir paklar”ı unutmamak da var!

Eee, bu kadarından sonra tümüne birden bir ilave ile “41 kere maşallah” demekten başka elde ne kaldı ki, ne var ki?

 

 

 

TEK ELLE BİRLİK VE BERABERLİK…

Toplumun genelinde var olan, ama ille de siyaset sahnesine çıkarak devleti yöneten, ya da yönetmeye talip olanların dillerinden düşürmedikleri, yere göğe sığdıramadıkları “Türk Milletinin Birlik ve Beraberliği” söyleminin uygulaması neye benziyor bilir misiniz?

Tek elle ses çıkarmaya!

Oysa söz konusu eller olduğunda bile ağızlarından “Bir elin nesi var? İki elin sesi var” diyenlerin çokluğu da maalesef siyaset arenasından…

Ne diyelim?

“Bu ne perhiz, bu ne lâhana turşusu” desek yeterli olur mu?

 

 

 

Güne dair söz…

“Konuyorsa dala bölücü leş kargaları, dal kesilsin!

Bu vatana ihanet eden baş ise, baş kesilsin!

Türk, Allah-u Teala’nın kılıcıdır boyun eğmeyen taş kesilsin”

YANAŞMALAR!

Gel de  “Günahı alışkanlık haline getirenlere yanaşanlar zehirlenir” sözünü duyunca, etraftaki yanaşmaları hatırlayıp da“Ne çok zehirlenen var” diye kara kara düşünme bakayım!

GÖRMEK…
Mecnun, Namaz kılan birinin önünden geçer.

Adam; “Ey Mecnun, görmüyor musun da namaz kılarken önümden geçiyorsun” der.

Mecnun çıkışır: “Be adam ben Leyla’yı düşünürken seni görmedim. Sen Mevlâ’yı düşünürken beni nasıl gördün?”

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri