Ana Sayfa Ordu Haber 15 Mart 2022 275 Görüntüleme

BAŞKAN GÜLER’DEN “İMAR” KONUSUNA AÇIKLIK ARTIK İMAR KONUSU DEĞİL PROJELER KONUŞACAK

OBB Başkanı Dr. M.Hilmi Güler son günlerde Ordu’da tartışılan İmar konusunun artık gündemden düşmesi gerektiğini söyleyerek bizim Büyükşehir Belediyesi olarak ana prensibimiz Eşitlik, Şerffaflık ve Pazarlığa kapalı bir sistemin oluşmasıdır diyerek artık bu konuyu tartışmak dahi istemiyoruz dedi.

Güler özellikle imar konunsun son günlerde Ordu’nun her köşesinde tartışılmaya başlanmasının hoş olmadığını  söyleyerek, Buradaki mesele şu. Şimdi arkadaşlar. Genel olarak Ordu’daki imar konusu. Türkiye’deki imar, bizim belediyecilik anlayışımızla doğru yürümeyen bir tarz. Biz, belediyenin bir sürü konusu varken gündemimizin yüzde 85’ini imar oluşturuyor. Diğer konular ise yüzde 15’de kalıyor. Bizim bir seçim manifestomuz var, Cumhurbaşkanımızın imza attığı. Burada 11 ilke var. Bu ilkelere göre şehir planları, alt yapı ulaşım ve kentsel dönüşümden tutun değer üreten şehirlere kadar sosyal belediyecilik dahil olmak üzere engelliler var, şehitler gaziler var, bir sürü yeni konu var. Biz oturuyoruz burada imarla oturuyor, imar ile kalkıyoruz. Aracılar görüyoruz. Aracıları kaldırmak istiyoruz. Yani imarda, her yerde olduğu gibi çok basit bir şey olması lazım. Şehrin ilkeleri belli. Şehrin ilkelerinde şehir yaşanılabilir bir şehir olması lazım, belirlilik ilkesi olması lazım. Yani teker teker pazarlık usulü kalkması lazım. Burada böyle bir şey var demiyorum, genel prensiplerden bahsediyorum. İmar işi varsa herkes önünü görmeli, bu anlamda belirlilik ilkesi çok önemli.

Bu konun hassas olduğunu biliyorum ve aylardır da Ordu’da hayat durdu, inşaat sektörü durdu, müteahhitler durdu, 300’e yakın sektör durdu. Bir inşaat denildiği zaman yaklaşık 300 sektör bu işin içerisinde. Hepsi bundan ekmek yiyor. Dolayısıyla süratli hareket edelim dedik, acele değil süratli. Kelimeler arasına fark koyalım. Şuana kadar 15’e yakın toplantı yapıldı. Bu toplantılara tüm taraflar, belediyeler, STK’lar katıldı. En son müteahhitlerle toplantı yapıldı. Kim görüşmek istiyorsa yapıyoruz. Dolayısıyla bu çalışmalar neticesinde gördüğümüz şey şu. Ki bu aslında Eylül ayında buradan çıktı. Ama hayatın durmaması lazım. Müteahhitlerin iş yapması lazım. Plancıların ve mimarların iş yapması lazım. Ancak burada farklı bir şekilde geldi bize çalışmalar, gelen şeyleri de kabul etmemiz doğru değildi. Çünkü imar planlarına imar esaslarına göre parça haline gelmemesi lazım. Bazı müdehaleler oldu, bizim çalışmalara. O müdehaleler kabul edilebilir şeyler değil. Yani bunların hepsi çalışmayı da etkileyebilecek şeyler.

Dolayısıyla biz burada belirlilik ilkesi hiyerarşi ilkesini göz önüne alarak işin depremsellik boyutu var. Biz istiyoruz ki Ordu’da ticari bölge belli olsun, turizm bölgesi belli olsun. Herkes önünü görsün. Havaalanından gelirken burayı bir şehir bütünlüğü içinde görsün. Burada bir takım çarpık kentleşme olmasın. Binasal dönüşüm değil kentsel dönüşüme gidelim. Burada bizim en önemli ifademiz de şudur. İstismara açık parsel bazlı plan değişikliklerine kesinlikle geçit vermeyeceğiz diye söz vermişiz. Parsel bazlı olmayacak. Bu ilkelerimizi ifade ettik. Ama gördüğüm kadarıyla bazı yerlerde aynı yerde üç ayrı emsal gördük. Üç ayrı emsal olacak şey değil. Yani benim kabul edeceğim bir şey değil. Yani herkes kabul etse benim kabul edeceğim bir şey değil. Çünkü biz aynı zamanda Avrupa konseyinde de görüyoruz. Avrupa’da şehirlerin nasıl olduğunu, diğer şehirleri görüyoruz. İstanbul’u görüyoruz. Yani buradaki çalışma şehrimizi kurtarmak için. Bu zaten herkesin evet demesi gereken temel ilkeler. Bir kimsenin dahi bu sözlerime itiraz edeceğini düşünmüyorum. Bu çalışmaları göz önüne alarak çalışmalar yapıldı.

Bildiğim kadarıyla bende takip ettim yakından uzmanlara sorduk. Şehir plancısı profesörlere sorduk. Şehir imar hukukuyla ilgili görüşler alındı. Hepsi yapıldı. Hatta bir grup daha evvelkini mahkemeye verdi. Buna rağmen biz çalışmaları aldık hiç belli etmeden çalışmalarımızı sürdürdük. En son şurda bile bir gösteri oldu. Ki ben aynı çevre derneği ile bir hafta önce görüştüm. Bir hafta hiç bu konular yoktu ortada. İmarda karışık hissettiğim bazı şeyleri hissediyorum. Yani bunu bu meclis Altınordu da dahil olmak üzere buna izin vereceğini zaten kabul etmiyorum. Hepimizi ilkeli hareket ediyoruz. Aşkın bey de hepimiz. Bütün belediyenin üyeleri de. Kimseyi töhmet altında bırakmak istemiyorum ama arada görünmeyen bir takım şeyler olduğunu hissediyorum. Yani bunlar iyi bişey değil. Şehrimizin geleceği açısından çok önemli bu. Bizim burada pırıl pırıl bir meclisimiz var. Şu ana kadar çok güzel çalışmalar oluşturduk. O kadar çalışmalar ki yani iftiharla her yerde örnek gösterilen bir çalışma. Bu söylediklerimizde yani Aşkın beyin de benim de sizlerin de Aşkın Baş beyin de söyledikleri hepsi aynı ekibin aynı şehrin paydaşlarıyız. Şehir sadece insan inşa eden bir yapı değil aynı zamanda şehir de insanı inşa ediyor.

Bizim birtakım değerlerimiz var. Geçmişimiz var, geleceğimiz var. Bu sebeple bunun üzerinde çok dikkatli bir şekilde duruyorum. Öngörülebilirlik, sürdürebilirlik, şeffaflık önemli. Bunların hepsini bir bütün halinde ele almamız lazım. Aynı zamanda bu bizim taaddüdümüz. Emsali herkes önceden bilecek. Bu kuralı baştan söyledik. Burada herkes uyacak. Tek tek ayrı ayrı iş yapılmayacak. Şehrimizin geleceği için yapacağız. Ordu’nun ticareti, turizmi, teknolojiyi öne aldığımızı söylüyoruz. Burada da herkes bunu bilecek. Biz bir bölgeyi iki yaptık. En fazla da bir buçuk yaptık. Çünkü üç ayrı şey yapılmıştı. Bir onda iki, bir onda üç gibi böyle parça parça olmaz dedik. Herkes önünü görecek. Dolayısıyla bir buçuktu çıkarttığımızın hepsi. Bunu yaparken de şunu yaptık. Arkadaşlar Ordu’nun en büyük derdi depremsellik. Tekrar tekrar söylüyorum. Altınordu’nun deprem riski yüzde 70’dir. Buradaki çarpık binaların üzerine biz her defasında kat çıkarak gidemeyiz. Benim çok iyi hatırladığım bölgeler var. Mimarlarla da konuşuyorum, bu bölgenin ta çocukluğuma kadar belki aranızda en yaşlı benim. Ne zamandan beri binalar çıkmış hep üstüne. Kat kat kat çıkmış. Yarın bir depremde bunların hepsi çöker, Allah korusun. Bazılarında demir çimentoyu tutmuyor. Buna müdahale etmek bizim, benim görevimiz. Ne olursa olsun görevim. Bu böyle. Yani burada emsal konusunda herkes önceden bilecek. Pazarlık yok, görüşme yok, aracı yok. Oturacaklar mimarlar, mühendisler, şehir plancıları çalışmaları yapacak. Burada siyasi mülahaza yok. Burada muhalefet diye bir şey yok. İktidar diye bir şey yok. Burada şu, bu diye de yok. Burada biz bilimsel, teknik ne gerekiyorsa onu yapacağız. 11 maddelik manifestomuz var söz verdiğimiz. Bunu yapacağız. Bizim işimiz gücümüz, imarla yatıp, imarla kalkıyoruz arkadaşlar. Başka işimiz gücümüz yok mu meclisin. Böyle bir şey olamaz. İmarın işini imar dairedeki arkadaşlar, ilgili kişiler yapacak.

Benzin istasyonu oluyor biri karışıyor. Bir başka bir şey oluyor başkası karışıyor. Hiç alakasız kişiler için içinde Büyükşehir Belediyesi olarak buna asla müsaade edemeyiz. Ama bunların incelenmesi gerekiyorsa da inceleyeceğiz. Ama buradaki kuralları tekrar çağdaş şehircilik anlayışına uygun olarak değiştiriyoruz. Bu şerefte bu meclise ait olacak. Ordu artık ikinci bir yüzyıla başlıyor. Biz halen burada yatıp kalkıp 25-30 metrekare yerlerle uğraşamayız arkadaşlar. Sosyal politikalar, tarım, enerji var. Burada değer üreten şehirler diye bir kavram var. Bizim söz verdiğimiz 11’inci madde. Biz bu şehre değer üreteceğiz. Bunu imar rantından yola çıkarak yapmayacağız. İmar rantından değer üretmeyeceğiz. Burada kat sayısından bilmem daire sayısıyla bununla uğraşmayacağız. Herkes önünü görecek. Ordu’da usul böyle olacak.  Buna göre hareket edeceğiz. Herkese de kendini buna göre ayarlayacak. Deprem hepimizin derdi. Herkesin görüşünü aldık.  STK’ların aldık. Baronun aldık. Mimarlar odasının aldık. Ayrıca toplantılarına katıldık. Yaptığımız toplantılara davet ettik. Sadece bunun için 15 toplantı yapıldı. Bu toplantılar tutanak altına alındı. Herkesin görüşü alındı. Kimse topu taca atmasın. İstediğimiz kadar da uzatabiliriz. Ama aynı zamanda hayatta sürüyor. Çimento, demir fiyatları aldı başını gitti. Hepsinin eski davaları var. Büyükşehir olarak biz bu değişikliği yapmasaydık dava açacaklardı.  Bu mahkemelerle şehir kitlenecekti. Biz şehrin kitlenmesini istemiyoruz. Şehir kitlenmeyecek. Böyle bir şey yok. Oturulsun konuşulsun. Gerekiyorsa ara verilsin. İncelensin herkes fikrini söylesin.

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri