DOLAR
Alış:
Satış:
EURO
Alış:
Satış:
GBP
Alış:
Satış:
Ordu’daki Durum…
Faizin haram olduğunu söyleyip gezenlerin parasının faizde olduğu çıkıyor ortaya…
“Döviz almayın” diye barbar bağıranların yüklü döviz hesapları olduğu anlaşılıyor.
“Yerli Milli” diye kendini yırtanların evlerinde ve üzerlerinde kullandığı ne varsa yabancı marka olduğu görülüyor.
Her akşam içki içen çıkıp içkiye karşı olduğunu söylüyor mesela.
Bütün okulların İmam Hatip olmasını söyleyen çocuklarını bu okullara yollamıyor örneğin…
Çocuklarını yurt dışında okutanlara atananların, çocuklarını yurt dışında okuttuğu ortaya çıkıyor.
Tasarruf çağrısında bulunanlar savurganlığın adeta dibine vuruyor.
Liyakatten bahseden elinden gelen her adaletsizliği yapıyor.
Liyakatten dem vuran liyakatsizliğin en büyük örneklerine imzasını atıyor.
“Emek” diyen emeği sömürüyor.
Namustan bahsedenin her türlü namussuzlukları çıkıyor ortaya.
Eşitlikten dem vuran eşitsizliğin dik alasını yapıyor.
Solcu olduğunu söyleyen kapitalist hayatı yaşıyor.
Başkalarına “Hırsız” diyenin hırsız, “Arsız” diyenin arsız olduğu anlaşılıyor.
Öyle bir noktaya gelindi ki, riyakârlık tavan yapıyor…
Öyle bir noktaya gelindi ki;
Cennetin müteahhitliğine soyunanlardan, ikbal ve iktidar uğruna, kurdukları sahte dünyaları ballandıra, ballandıra anlatanlara kadar.
Hatta…
Para ve menfaat uğruna televizyonlarda saatlerce insanları koyun yerine koyup kaval dinletir gibi nutuk atanlara kadar ortalık ikiyüzlülerle doldu…
Kimse söylediği gibi yaşayamaz, kimse anlattığı gibi davranamaz hale geldi.
Hani, riyakâr, ikiyüzlü ve yalancılar için sık kullanılan “Kimse onun söylediği kadar iyi, kimse onun söylediği kadar kötü olamaz” tarifi vardır ya…
İşte bir sürü insan bu tarife uyar oldu…
Ve ben bu halkı daha fazla tanımak istemiyorum.