DOLAR
Alış:
Satış:
EURO
Alış:
Satış:
GBP
Alış:
Satış:
Sahi, Değişen Ne Olacak
Önümüzdeki günlerde yeni yılın Asgari Ücret tutarı belirlenecek…
Her yıl olduğu gibi, oluşturulan komisyon bir taraftan işçi sendikalarının, diğer taraftan da işveren sendikalarının tekliflerini alacak…
***
İşçi sendikaları; Önce yaptıkları hesabı ortaya koyacak, ardından istedikleri asgari ücret tutarını açıklayıp “Bu rakamın altında belirlenecek olan Asgari Ücreti kesinlikle kabul etmeyiz. Üretimden gelen gücümüzü kullanırız” gibi laflar edecek.
***
Aynı şekilde işveren sendikası da;
Önce yaptıkları hesabı ortaya koyup, ardından verebilecekleri Asgari Ücret miktarını sunup; “Bu rakamın üzerinde belirlenecek olan Asgari Ücreti kesinlikle kabul etmeyiz. Çünkü bu rakamın üzerini veremeyiz. İşçi çıkartmak zorunda kalırız. Bu ülke ekonomisinde daha büyük bir yara açar.” diyecek.
**
Sonunda komisyon devlet adına yeni Asgari Ücret tutarını belirleyip açıklayacak…
Belirlenen Asgari Ücret, her defasında olduğu gibi işçi sendikalarının istediği ücretin çok altında, işveren sendikasının istediği ücretin çok az üstünde bir ücret olacak…
***
-“Bu rakamın altında belirlenecek ücreti kesinlikle kabul etmeyiz” diyen ve yağıp gürleyen işçi sendikaları da,”Bu rakamın üzerinde belirlenecek ücreti kabul etmemiz mümkün değil” diyen işveren sendikaları da yine her defasında olduğu gibi paşa paşa devletin belirlediği yeni ücret oranını bir güzel imzalayacak…
***
Çünkü sistem böyle kurulmuş.
Çünkü…
Devlet, en düşük ücret olan Asgari Ücret’e ve Asgari Ücretliye, fıkradaki Kayserili baba gibi bakmaya alışmış.
Fıkrayı biliyorsunuz;
Oğlu, Kayserili babasından para istemiş:
-“Baba 500 bin lira verir misin?”
Baba :
-” Ne? 400 bin lira mı? Ne yapacaksın lan 300 bin lirayı. 200 bin lira neyine yetmiyor? Al sana 100 bin lira yeter.” Dedikten sonra çıkartıp 50 bin lira vermiş…
Bu ülkede asgari ücret belirleme meselesi de işte tam da böyle!