Ana Sayfa Yazarlar 25.12.2020 994 Görüntüleme
Temel AŞAR

Hayat ne uzun ne kısa sadece yaşadığın gün kadardır.

ATATÜRK VE TÜRK ÇİFTÇİSİ

ATATÜRK sık sık ülkeyi dolaşan bir liderdi. Çiftçi ile konuşur, işçi, köylü, sanatkár, esnaf kısaca halk ile konuşur, onların sorunlarını dinler, Meclis’e getirir, milletvekillerinden bakanlardan bazen hesap sorar, bazen de çözüm arayışına girmelerini isterdi.

İşte böyle yurt gezilerinden birinde, tarlasında çift süren bir çiftçi ile karşılaşır.

– Kolay gele, bereketli ola ağa…

Allah razı olsun Bey…

– Hayrola Ağa, öküzün tekine ne oldu?

Devlete vergi borcumuz vardı bey, icra kapımızı çalınca çaresiz kaldık, koca öküzü satıp borcumuzu ödedik.

– Sağlık olsun ağa…

diyerek, konuşmasını kısa keser.

Çiftçinin adının Halil Ağa olduğunu öğrenen Atatürk’ün yanında; İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ve Salih Bozok, Kılıç Ali, Hüsrev Gerede, emir subayı Rusuhi Bey, daha birkaç yakını vardır. Bir yandan yürüyen, bir yandan da düşünen Atatürk, Salih Bozok’u yanına çağırır;

– Salih, yarın sabah git Halil Ağa’yı bul, bana getir. Benim kim olduğumu sorarsa, bizim bey seni bir kahve içmeye çağırıyor de…

Ertesi gün; Salih Bozok, Halil Ağa’yı bulur ve Atatürk’ün yanına getirir. Halil Ağa’yı gören Atatürk, ayağa kalkarak; ‘‘Buyur Halil Ağa’’ deyip bir sandalye gösterir. Salonda bulunan ve olanlardan habersiz bir vaziyette konuşmaları izleyen zamanın Başbakanı İsmet İnönü’nün de yanında, Atatürk, Halil Ağa’ya dönerek; ‘‘Halil Ağa, anlat şu vergi işini bir daha’’ der.

İCRAYLA SATILAN ÖKÜZ

Halil Ağa, vergi borcunu, icrayı, satılan öküzünü tekrar anlatır. Atatürk kaşlarını çatarak İsmet Paşa ve Şükrü Kaya’ya dönerek;

– Arkadaşlar, biz İstiklal Savaşı’nı Halil Ağa’nın öküzünü icra yoluyla satalım diye yapmadık. Bu memlekette adaleti, vatandaşı böyle mi koruyacağız? Gerekirse vergi borcu ertelenebilir. Köylünün çift sürdüğü öküzü elinden alınmaz.

Bu konuşma üzerine, olayı fark eden Halil Ağa, Atatürk’e dönerek;

– Sen Atatürk Paşa’msın galiba, ne olur beni bağışla kusur ettim,

diye yalvaracak olur. Atatürk, bir yandan tebessüm eder bir yandan da Halil Ağa’nın sırtını okşayarak;

– Sana güle güle Halil Ağa, sen bizim gözümüzü açtın…

der ve Halil Ağa’yı ayakta uğurlar.

Bugün  bu yazı zor durumda bulunan dürüst mükellefler açısından size bir mesaj veriyor mu?

Ne diyelim?
Türk çiftçisine karşı 80-90 yıl önce gösterilen hassasiyetin bugün zerresi yok.

 

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri