Son yıllarda bu şehirde bir kavgadır aldı başını gidiyor. Siyasetle başlayan kavga sporda ve sosyal yaşamda da aylardan beri devam ediyor. Elbette bu kavgalar geleceğin Turizm şehri Ordu’ya hiç kimselerin veremediği zararı veriyor. Şimdi biraz başımızı ellerimizin arasına koyalım ve biraz düşünelim. Sonra çıkarların merkezi şahıslar değil de Ordu olmayınca ne olur?

Sona bırakmadan direk söyleyeyim:

Ordu paramparça olur bölünür parsel parsel  satılır!

O nedenle diyorum ki, sevdamız  ve kavgamız sadece Ordu için olmalı…..

***

Eğer bugünü kurtarmak için yarınları düşünemezsek…

Ordu’da yaşayacak belkide yaşaması gereken torunlara kıyılır…

Onların sağlıklı yaşam hakları ellerinden alınır!

Sırf bugün biraz daha modeli yüksek arabaya binmek…

Çocuklarına yüksek modelli cep telefonu almak…

Yemekte bulgur pilavı yerine et sote yemek için…

Gelecek masaya konulur 15 dakikada yenilir…

***

Sahipsizlik bir şehrin kaderi olursa…

O şehir tabiri yerinde ise “sultan” değil adeta   ‘metres’ muamelesi görür!…

İhtiyaç oldukça gidilir ve istenilen alınır…

Kimse görmesin diye kapalı kapılar ardında sahte sevgi sözcükleri sıralanarak…

Ve gelen bir yerlerini koparır bu şehrin…

Kimi o güzelim kıyılarımıza yapılan tecavüzü alkışlar…

Avuçları patlayıncaya kadar…

Kimi şehrin göbeğindeki imar vurgunlarına diz çöker…

Kimi kaçak yapılaşmanın kimide haksızlığın savunuculuğuna soyunur…

***

Bürokrasisi ‘liyakat’ yerine ‘bilmem kimin adamı’ olarak gelir…

Sadece ona ve onun avenesine hizmeti, Ordu’ya hizmet diye yorumlar…

Kimi gerçekleri görse de, koltuğu kaybetmemek arzusu baskın çıkar…

Ordu’nun bağrına vurulan kahpe hançerleri seyreder…

Kimi için zaten metrestir, kendi arzuları bitene kadar tüketilmelidir…

Yani…

Siyasetçisi, bürokrasisi, sivil toplumu ve medyası…

Merkeze Ordu’yu değil, kendilerini koyunca…

Ortaya böyle bir görüntü çıkar…

Eline hançeri alan…

Bu şehrin bağrına bağrına saplar!