Ana Sayfa Yazarlar 22.04.2020 958 Görüntüleme
Temel AŞAR

Hayat ne uzun ne kısa sadece yaşadığın gün kadardır.

FABRİKA AYARLARI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan pazartesi akşamı yaptığı açıklama ile adeta yüreklere su serpti be Bayram öncesi bazı uygulamalarda esnemeye gidebiliriz dedi.

Hemen herkes, sağlıklı bir şekilde salgının sona ereceği ve normal yaşamın başlayacağı günlerin gelmesini bekliyor.
Salgından önceki hayatı yeniden yaşayacağının özlemini çekiyor içten içe…
Peki… Bu nasıl olacak?
Aslında soru şu:
-Şimdi… mesela 2 ay sonra deseler ki “Virüs bitti. Normal hayatımıza dönüyoruz.” Sinemaya, konsere falan gider misiniz?
Benzeri soruyu Armağan Çağlayan, sosyal medya hesabı üzerinden bağlantılarına yöneltmiş.
Cevap veren yüzlerce kişi arasından gayrı ciddi olanları çıkarttığınızda, iki görüş öne çıkıyor…
Birinci görüş sahipleri: “Onaylanmış bir aşı yaygın olarak yapılıncaya dek asla gitmem” düşüncesi etrafında birleşiyor.
Hatta…
Bu düşünce sahibi olanlar( sayıları bir hayli de fazla) bırakın toplu gösterileri, AVM’ler, Cafeler, lokantalar, düğünlere dahi gidebileceklerine pek ihtimal vermediklerini ifade ediyorlar.
Daha da ilginç olanı…
Evden çalışanların iş yerlerin dönmesi ile eskiden normal bir eylem olan Asansöre binmenin bile sevimsiz bir psikoloji olacağını ve bu psikolojiyle uzun süre yaşayacaklarını tahmin ediyorlar.
Sonuç olarak: Bu düşünce cephesinde, yaşanan salgın bitse bile, salgının kafalarda yaratmış olduğu etkilerin kolay kolay bitmeyeceği durumu hakim.
Gelelim diğer düşünce cephesine:
İkinci görüş, birincinin tam tersi niteliğinde odaklanıyor…
Şöyle ki;  : Tehlikenin eninde sonunda sona ereceğini ve hayatın istemez normale döneceğini tahmin ediyor bu grupta bulunan insanlar.
Kendilerinin de başlayacak bu normal duruma, o kötü ve sıkıntılı süreci hızla unutmak suretiyle adapte olacaklarını tahmin ediyor.
Onların bu şekilde düşünmelerinin somut gerekçesi ise geçmişte yaşanmış olan salgınlar…
Hayatın hızla normale döndüğünü, bu defa da farklı olmayacağını, salgının ardından eski normal hayatın hızla devreye gireceğini düşünüyorlar.

Sonuç olarak ortada:
Yaşadığımız, endişe ve korku yaratan ciddi bir salgın var.
Bir yandan da, tehlikenin ortadan tamamen kalkmasıyla başlayacak normal yaşamın beklentisi ve  hasreti.
Sıkıntı: Salgın tehlikesi geçtikten sonra o hasreti çekilen normal yaşama, her şeyi unutup, hiçbir şey olmamış gibi geçebilecek miyiz?
Yoksa…
Salgın sürecinin ruh hali alışkanlığıyla, tehlike söz konusu olmasa bile, o sürecin psikolojisini sürdürüp, normal yaşamı bir süre daha  ıskalayacak mıyız?
Hangisinin olacağını söylemek gerçekten zor…
Virüs salgını insanlara normal olmayan bir süreç yaşattı.
Yaşadığımız bu süreç görünen o ki normal hayata dönüşü de pek normal kılmayacak sanki…

İlginizi çekebilir

İŞGALİ ÇOK SEVİYORUZ!

İŞGALİ ÇOK SEVİYORUZ!

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri