Ana Sayfa Tokmak 6 Nisan 2020 2032 Görüntüleme

TOKMAK 6 NİSAN 2020 PAZARTESİ

TOKMAK 6 NİSAN 2020 PAZARTESİ

Pandemi Kurulu

 

Vali Seddar Yavuz başkanlığındaki Pandemi Kurulu oluşturuldu ve açıklandı…
Merak ediyorum bu kurul oluşturulurken hangi meslek grupları baz alındı ve bu kurul ne yapacak?

Bence bu kurul eksik isimlerden oluşturulmuştur.

Anladığıma göre  bu kurul merkezden alınan kararların uygulanmasını kontrol edecek…
Her kentin kendine has özelliklerine göre kararlar alıp, uygulatacak…
Kurumların görevlerinde koordinasyonu sağlayacak…

Şimdi ORDU için düşünelim…
Ordu’da semt pazarları var…
Bitişik uzunluklarda  caddelere ve sokak aralarına kurdurulan…
Buralara karşılıklı tezgahlar konulunca vatandaş 2 metrelik genişlikte karşılıklı gidip gelip alış veriş yapmak zorunda kalıyor…
Mesela Pandemi Kurulu bu pazarları ya daha geniş mekanlar için tedbir alacak mı?…
Ya da uygun şartlara gelmesi için belediyelere talimat verecek mi?…
Zira elinde eldivensiz, maskesiz denetime çıkan…
Eldivensiz ve maskesiz ellerle, hijyen olup olmadığı belli olmayan mekanlarda ‘maske’ üretiyoruz diye caka sakan merdiven altı imalatçıları için neler yapacaklar?

Sadece bunları değil çok şeyleri merak ediyorum ama yazamıyorum….

Anlayan anlamıştır….

 

 

Evde Durun Daa

 

Altınordu Belediyesi şehrin dört bir yanında bulunan billboardlara ‘Orduca’ uyarılar yazarak vatandaşın “ Evde Kal” kampanyasına ilgisini çekmeyi başardı. Altınordu Belediye Başkanı Aşkın Tören, Koronavirüs tedbirleri kapsamında çalışmalarına aralıksız devam ettiklerini söyleyerek,” Vatandaşlarımızın evde kalması sürecine farklı bir boyut kazandırmak vatandaşların ilgisini çekmek amacıyla ‘Orduca’ yöresel ağızla billboardlar hazırladıkları, Orduca afişlerde ‘Evde Durun Daa’, ‘Oturun Ottuuz Evde’, ‘Az Öte Git Daa’, ‘Evden Bir Yere Irganman’ gibi yöresel sözlerle vatandaşın ilgisinin artması sağladıklarını “söyledi.

 

 

Polisimize de Alkış..

 

Sağlıkçılarımızı alkışlıyor onların yanında olduğumuzu belirtiyoruz ama bu zor günlerimizde görev yapan bir başka kahramanlarımız var onlar da Emniyet mensuplarımız. Sağlıkçılarımızın yanın sıra varını yoğunu ortaya koyarken görev yapan polislerimizi de kimse unutmasın. Ülkemin her yöresinde vatandaşlarımızın can güvenliği için görev yapan polislerimize de destek olmak, onların görevlerini yapmasına yardımcı olmak gerektiğini unutmamak gerek. Buradan tüm polislerimizi alkışlarken başarılar diliyor, iyi ki varsınız diyoruz.

 

 

 

IŞIKLARI SÖNDÜRMEYİN

 

Esnaf ve sanatkârın sokağın ışığı olduğunu vurgulayan  TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Esnafımız akşamları sokakları aydınlatır, sabahları sokağın sesi, hareketi, ışığıdır. Işığımız sönmesin. Bu ışığın sönmemesi için devletimizin verdiği desteklerden esnafımız faydalanmalı. Zor zamanlardan geçtiğimiz bu günlerde taksiciden, kahveciye, fırıncıya, kuaförden bakkala tüm esnafımızı kapsayan destekler artırılmalı” diyerek çok önemli bir yara parmak bastı.

 

 

 

Millet mi Ümmet mi?  

 

“En kötü gerçek, en güzel yalandan iyidir” doğrusunu bir kenara koyarak, kendini Ağustos böceği haline dönüştüren devlet, vatandaşının karınca gibi olmaması için de elinden ne geliyor ise yaptı!

Kumbaraları kaldırdı, tasarrufu unutturdu.

Yastık altını boşalttığı yetmezmiş gibi, geleceği de (hem de 15-20 yıl sonrası ile) “kredi” denilen faizli melanet ile sattırdı. Vatandaşın da canına minnet! Dünden razı!

Çaba sarf eylemeden, çalışmadan, üretmeden, “Yan gel yat Osman. Bir avuç bostan” misali tembellik zihniyeti ile zenginleşebileceğini sanan bir ben diyeyim “millet”, onlar söylesin ”ümmet” yarattılar.  Ağustos böceği, uzun yaz günlerinde saz çalar ve şarkı söylermiş. Hiç çalışmaz, kış için hazırlık yapmazmış. Karınca ise çok çalışkan ve çok zekiymiş. Tüm yaz boyunca gelecek soğuk kışa hazırlık için dişini tırnağına katarak çalışmış durmuş. Yazın sıcak günleri bitmiş ve havalar soğumaya başlamış. Kış gelmiş. Artık Ağustos böceği saz çalamıyor, şarkı söyleyemiyormuş. Çok üşümüş ve karnı acıkmış. Ağustos böceğinin aklına karıncanın kışa hazırlık yaptığı ve gidip ondan yiyecek isterse ona yardım edeceği gelmiş. Karıncanın yuvasına gelmiş. Karınca kapıyı açtığında karşısında soğuktan titremekte olan Ağustos böceğini görmüş ve ona: “Ne istiyorsun Ağustos böceği?” demiş.

-Ağustos böceği:

-“Çok üşüyorum, hiç yiyeceğim yok karnım da çok aç bana yiyecek bir şeyler verir misin? Söz veriyorum ağustosta sana olan borcumu ödeyeceğim” demiş.

Karınca:

-“Bütün yaz sen ne yaptın? Niye yiyecek bir şeyin yok? ” demiş. Ağustos böceği başını öne eğerek mahcup bir şekilde:

-“Ben bütün yaz saz çalıp, şarkı söyledim” deyince karınca çok sinirlenmiş.

-“Madem öyle bütün yaz saz çalıp, şarkı söyledin şimdi de oyna biraz” diyerek kapıyı Ağustos böceğinin suratına kapatmış.

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri