Ana Sayfa Ordu Haber 24 Şubat 2020 467 Görüntüleme

TOKMAK 24 ŞUBAT 2020 PAZARTESİ

Anadolu’da 50 yıl aralıksız Gazete çıkarmak her babayiğidin harcı değildir. 50 Yıl önce Fatsa sevdalısı merhum Hikmet Altuntaş kuyuya bir taş atmış ve taş hala o kuyunun dibinde kalmış. Hikmet amcayıb buradan anlatmaya bizim sütunlarımız yetmez sadece  iyi bir Milliyetçi Fatsa Sevdalısı gözü kara bir Fatsa evladı demek yeterli olurdu.

50.YIL ve GÜNEŞ

 

Anadolu’da 50 yıl aralıksız Gazete çıkarmak her babayiğidin harcı değildir. 50 Yıl önce Fatsa sevdalısı merhum Hikmet Altuntaş kuyuya bir taş atmış ve taş hala o kuyunun dibinde kalmış. Hikmet amcayıb buradan anlatmaya bizim sütunlarımız yetmez sadece  iyi bir Milliyetçi Fatsa Sevdalısı gözü kara bir Fatsa evladı demek yeterli olurdu.

Babasının yanında mürekkep koklamaya başlayan daha sonra Bayrağı sahibi olarak babasından devralan Feridun Altuntaş yüklendiği sorumluluğu hala hiç kimselere vermeden ailesi ile sürdürüyor.
Bakın meslek büyüklerim duygularını nasıl paylaşmış…

Fatsa Güneş Gazetesi, yayın ilkelerinden ödün vermeden 50’nci yılına girdi.
Her zaman gerçeklerin takipçisi oldu.
Fatsa’nın gündemini okuyucularına ulaştırdı.
Yerel gazeteler reklam ve halkın desteği ile ayakta durur.
Tutarlı bir yayın politikası da çok önem taşır.
Fatsa Güneş’in geçirdiği evreler ve yaşadığı sorunları en iyi sevgili arkadaşım-meslektaşım Ferudun Cumhur Altuntaş çok iyi bilir.
Babasından devraldığı sorumluluğu ve omzuna yüklediği ağır yükü yıllardır taşıdı ve taşımaya da devam edecek.
Fatsa Güneş’in Fatsa’daki önemi ve gücünü burada vurgulamaya gerek yok.
Güven ve yayın politikası çok önemli ve Ferudun kardeşim de bunun çok iyi bilincinde.
Toplumu haber yapan ve denetleyen Fatsa Güneş için 50 yıl kuşkusuz kolay geçmedi.
Fatsalılar Fatsa Güneş’e destek vererek sahip çıkmaya devam ederlerse, 50 yıl önce Fatsa’dan doğan Güneş, uzun yıllar daha batmadan Fatsa’yı aydınlatmaya devam eder.
Ben burada başta Ferudun Cumhur Altuntaş olmak üzere tüm çalışanları ve  emeği geçen herkesi kutlayarak, daha nice uzun yayın hayatı  diliyorum.

 

 

 

BAŞKAN SÖZÜ..

 

Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. M. Hilmi Güler ile sahil yolunda sohbet ederken Ordu’ya yazık etmişler nasıl müsaade ettiniz dediğinde bende, “Başkanım yazık edenler çok uzakta değil çoğu siyasetin veya iş dünyasının içinde” dediğimde bana onlarla ilgili öyle bir söz söyledi ki buraya yazsam vallahi billahi Türkiye gündeminde manşet olur.

Ne yalan söyleyeyim Başkanın o sözler çok hoşuma gittiği için söylemini samimi ve içten buldum.

Şimdi o sözlerin meyvelerini toplayacağız ve Ordu’yu bir nebze olsun kaçak ve kötü yapılaşmalardan kurtaracağız gibi gözüküyor.

 

 

 

O UCUBELER YIKILACAK…

 

Her ne kadar 20 günde o ucube binalardan şu ana kadar sadece 2 kat yıkılarak yavaşlatma harekatı devam etse de o binaların yıkımından vazgeçilmeyeceğini çok yükseklerden öğrendim.

Bu Ucube binaların 5. Katına kadar şu an devam eden yıkım ekibi görevini yapacak sonra yıkım ihalesini alan Fatsalı ve ortağı yıkım ekibi burayı dümdüz ederek yıkımı gerçekleştirecek.

Sadece Ordu’da bu yıkımlar olmayacak, mahkemeler tarafından yıkılma kararı olanlar başta olmak üzere Anemon otel ile kıyı çizgisini ihlal ederek haksız para kazanan tesislerinde yıkılacağını öğrendik.

 

 

Kırmızı IŞIK!

 

Ordu trafiği yoğunlaştıkça, Ordulu sürücülerin kurallara daha çok riayet etmeye başladığını söyleyen okurumuz; “Neredeyse pek çok kurala uyuluyor ama şu kırmızı ışıkta geçme işini şehir olarak hala çözemedik” dedi.

Araçlar için yanan yeşil ışığın sönüp, kırmızıya dönmesine rağmen, bazı araçların geçişlerini sürdürdüğünü anlatan okurumuz, “Kırmızı yansa bile “hemen geçerim” diye düşünenler yoluna devam ediyor. Bu kez karşı taraftan gelen trafikle karşılaşınca durmak zorunda kalıyorlar. Bu kez trafik arap saçına dönüyor. Sırf kırmızı yanmasına rağmen geçmeye devam eden bu sürücüler yüzünden pek çok araç ve yayalar zor anlar yaşıyor. Bu acele neden, neden kırmızıda geçme hastalığı? Buna bir çare bulunmalı” diye konuştu

 

 

 

Bende Soruyorum…

İsmetpaşa caddesinde esnaf bir okuyucumuz “Bizim caddemizdeki kaldırımlarda Bisikletler, motosikletler ve yayalar  ilerlemeye çalışıyor. Çocuklarımız ve hatta büyükler çoğu zaman bunlarla burun buruna geliyor, kazalar yaşıyor ya da atlatıyor. Bunun başka bir çaresi yok mu? Bisikletler kaldırımlardan ayrılamaz mı?” diye sordu.

Bende yetkililere soruyorum bu işi çözemezmisiniz..

 

 

Sahi Dikkat ettiniz mi ?

 

Çok fazla gergin bu ara insanlar… Sinirler tavan yapmış, sabırlar tükenmiş, tahammülsüzlük giderek artış gösteriyor gibi…

O zaman ne yapmalı?

Huzurun sesini bulmalı…

Kuş sesini, Rüzgar sesini,Yağmurun sesini dinlemeli…

Dinledikçe gevşiyor.

Kendi iç sesini duyuyor insan…

İç sesini duydukça sakinleşiyor.

Çünkü insan kendinden uzaklaştığı zaman…

Kendisinin bile tanıyamayacağı bir yabancıya dönüşür…

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri