Ana Sayfa Yazarlar 18.02.2020 406 Görüntüleme
Temel AŞAR

Hayat ne uzun ne kısa sadece yaşadığın gün kadardır.

Okuyucumuzdan Sizlere…

Bugün gazetemizin sürekli okuyucusu olan bir büyüğümüz köşemde yayınlamam için kaleme aldığı yazıyı göndermiş okudum köşeme almaya karar verdim. Beğeneceğinizi umarak yayınlıyorum, bu arada bir kez daha hatırlatma yapayım sizlerde yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı gönderin okuyucularımızla paylaşalım…

Balık ağa girdikten sonra aklı başına gelirmiş.

Sanki o vakitten sonra, akıl neye yararsa!

Keşke felaketlerin boyutlarını konuştuğumuz kadar, geliyorum diyen felaketlerden nasıl korunacağımızı da konuşsak. Keşke yaşadıklarımızdan ders ve ibret almak gibi bir idraka sahip olabilsek. Keşke, “keşke” diye cümleler kuracağımız pişmanlıklarımız olmasa. Başımıza gelen felaketlere karşı verdiğimiz tepkiler ve yaptıklarımız ortada, ya başkalarını suçluyor ya da yaşananlara kader deyip geçiyoruz. Yarın bizi üzecek şeylere bugünden tedbir almak, olabilecekler konusunda bilgi sahibi olmak gibi bir çabamız yok. Sanki acılara bağımlı hale geldik. Futbolu konuştuğumuz kadar sağlıklı olmayı ve yarınlarımızı konuşmuyoruz. Belki de en fazla ölümlerin “savaşlardan ve doğal afetlerden” olduğunu sanıyoruz. Ama bunların yol açtığı ölümlerin toplam içindeki oranı sadece yüzde 0,5 düzeyinde.

Toprak ve su kaynakları karla beslenir. Peki susuzluk tehdit’ine karşı suyla ilgili bir yetirebilme politikamız var mı? Yetkililere hatırlatalım; hijyen, beslenme (özellikle bağışıklık sistemimizi güçlendirmemiz ve AŞI), sağlık hizmetlerine ve temiz suya erişimimiz çok önemli.

Yoksa!

Balık ağa girdikten sonra, halimiz nice olur?

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri