Ana Sayfa Yazarlar 31.01.2020 460 Görüntüleme
Temel AŞAR

Hayat ne uzun ne kısa sadece yaşadığın gün kadardır.

Demiri Dövmek!

Bazen beklenmedik bir olay, durum, hatta cümle ruh halimizi değiştirebiliyor. Bazen bir olumsuz iklim içine düşüveririz. Tüm iyi niyetimize rağmen, tüm olumlu çabalarımıza karşın gelişmeler istediğimiz gibi olmaz. İsmini duyduğunuz, kendisinden söz edildiğinde tanışmayı, arkadaş olmayı istediğiniz bir kişiyle karşılaştığınızda sanki birden aranıza kalın bir cam duvar örülüverir. Sözcükler bir türlü düzgün cümleler olarak dizilmezler beyninizde ve dudaklarınızda. Aklınızdan ve kalbinizden sevgiyle konuştuğunuz halde dudaklarınızdan olumsuz bir enerji saçılır etrafa. Çok istemenize rağmen karşınızdaki insanla olumlu ve sıcak bir iletişim kurmak mümkün olmaz.

Tanışmayı, iyi arkadaş olmayı, belki sadece hoş bir sohbet yapabilmeyi istediğiniz kişi ile ilk seferde doğru iletişimi kurmak mümkün olmuyor. Belki de şımarık bir heyecanla ilk seferde her şeyin yolunda gitmesini istiyoruz. Ama her şey beklentilere uygun gelişmiyor.

Galiba her şey bir anda olsun istediğimiz için; bir arkadaşlığın, bir iletişimin gelişmesini yaşama keyfini kaçırıyoruz. Duygusal acelecilik, bir ‘fast-food endüstrisi’ haline gelmiş. Bu durumu hatırlatan güzel bir söz okumuştum; paylaşmak isterim: “Bir demirci dükkânı satın alarak değil, demir döverek demirci olunur.”

Yukarıdaki örnekten devam edersek, belki de demiri döverken hata yapmaktan korkuyoruz. Bu nedenle bir iletişimi, bir arkadaşlığı emek vermeden bir çırpıda yakalamak istiyoruz. Hâlbuki bir duygusal ilişki için emek verirken hatalar yapmak son derece olağan.  Herkes hata yapabilir. Önemli olan, yapılanın bir hata mı, yoksa bir yaşam tarzı mı olduğudur.

Kendi hatalarımızı olduğu kadar, karşımızdaki insanın hatalarını abartmanın da bir yararı yok. Hatalar, yaşamın ilerleyen bölümlerinde doğru davranış modelini geliştirmek için en ciddi yardımcılarımızdır. Yeter ki, alışkanlık haline gelmemiş hatalarımızdan doğru dersleri çıkarabilelim.

Özellikle ilk temasta olmak üzere, iletişim kurmadaki sorunlarımızın başında aşırı denetim gelir. Aşırı denetim ise gerginlik ve olumsuzluk yaratır. Bu nedenle aşırı ve acil beklentileri dışarıda bırakarak yaklaşmak, çoğu zaman sağlıklı bir iletişim için daha yararlıdır.

Nitelikli bir ilişkiye yol açabilecek sağlıklı bir iletişimin yolu, güven duymaktan geçer. Kişi, önce kendine, sonra karşısındaki insana güvenle yaklaşabilmelidir. Kendine güvenen insan, karşısındaki insana da daha güvenle yaklaşır.

İnsanların birbirleri hakkında ilk temasta ilk birkaç saniyede yargıda bulunduklarını ve bu yargılarının kolay kolay değişmediğini bilirim. Bu yargının değeri ise yargıda bulunan insanın yaşam deneyimi, sosyal ve kültürel birikimi ile son derece ilgilidir. Her şeye rağmen sonraki bir araya gelişlerde ilk temasta oluşturulamayan olumlu havayı yakalamak mümkündür. Samimi yaklaşımların, iyi niyetin ve ciddi emeğin bir iletişimin sağlanmasındaki yararlarına her zaman inanırım.

Sağlıklı ilişkiler ve başarılı iletişim için kaçınılmaz olan eylemlerden birisi, çevremizde olan bitene dikkat etmektir. İçinde bulunduğumuz ortam, düzgün gözlemler yapmak ve doğru dersler almak için harika bir okuldur. Yeter ki, değerlendirmesini bilelim.

Unutmayın; yaşam, bize bizim okuyabildiğimizden daha fazlasını sunuyor.

İlginizi çekebilir

Emekli VATANDAŞ!

Emekli VATANDAŞ!

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri