Ana Sayfa Yazarlar 2.07.2019 751 Görüntüleme
Temel AŞAR

Hayat ne uzun ne kısa sadece yaşadığın gün kadardır.

Gençlik…

Hacı Abdullah dayımla yalı  cami önünde çay sohbeti yapıyoruz o esnada yaşları 17-20 arasında olan  7-8 genç biraz çılgınca şarkı mırıldanarak yanımızdan geçiyor.  Abdullah dayım bana bakarak,“Gençlik nereye gidiyor böyle?” diye başladı sıralamaya…
“Bu gençlikten hiçbir halt olmaz!”
“Bizi geleceğe taşıyacak gençlik buysa vay bizim halimize!”
“Benim bu gençlikten hiç umudum yok!”
“Bu ülke bu gençliğe kaldıysa işimizde geleceğimizde çok kötü!”

Hacı Abdullah dayımın gençliğe bakışını gösteren ifadeler bunlar…

Onunla tartışmaya girmedim ama tespitlerine de katılmadım.
Siz de gençliğe dair bu ve bunlara benzer pek çok yakınma duymuşsunuzdur muhakkak.
Peki sormak isterim sizce doğru mu yetişkinlerin sürekli bu tespitlerde bulunması?
Bana göre doğru değil…
Hatta tam tersi, bugünün gençliği, yine bugünün kendisini “yetişkin” olarak gören bireylerden daha zeki, daha gerçekçi, daha mantıklı…
Bu söylediğimizin doğruluğu için tek bir örnek bile yeterli:
Bir ülkenin en büyük şehrinin belediye başkanlığı seçimi, her türlü para, imkan ve olanağa sahip ve üstelik 25 yıllık iktidarının elinden, 11 yaşındaki bir çocuğun ürettiği slogan sayesinde alınıyorsa o yetişkinler oturup biraz düşünmeli…
Gençlik üzerinden ülkenin geleceğinden endişe duymak yerine, “dedemizden, babamızdan aldığımız ülkeyi meğer biz ne hale getirmişiz” diye hayıflanmalı…
Bu söylediğimizi yapıp, gençliği anlayabileceklerini pek sanmıyoruz ama…
En azından, gençliğin geleceğinden çok,  bizzat kendilerinin neden olduğu olumsuzluklara kafa yormaları onlar için de, ülke için de daha hayırlı olacak sanki…

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri