Ana Sayfa Tokmak 30 Ekim 2018 466 Görüntüleme

TOKMAK 30 EKİM 2018 SALI

TOKMAK 30 EKİM 2018 SALI

Etiketler üst üste…
Bir dostumuz anlattı
Markette bir malın üzerinde ki fiyat etiketine bakmış.
Biraz daha dikkatli bakınca, altında başka bir etiket daha görmüş.
Şöyle bir eliyle yoklamış ki, aslında etiketlerin üst üste konulmuş 3 ayrı etiket olduğunu fark etmiş.
Üçünü de çıkartmış yerinden…
En alttaki etiket, malın gerçek fiyatıymış…
Ortadaki ise, dövizin fırladığı süreçte aynı malın zamlı fiyatı…
En üsteki ise kampanya çerçevesinde belirlenen yüzde 10 indirimli fiyat.
Dostumuz “Vallahi market fiyat etiketi yetiştirmekten birini çıkartıp diğerini koymak yerine, üçünü de üst üste koyuvermiş” dedi önce…
Ardından daha ilginç bir şey söyledi…
-“İkinci etiket. Yani ortada bulunan zamlı etiket üzerinde yazan rakam, en üste konulan ve yüzde 10 indirimli olduğu belirtilen etiketten daha azdı. Yüzde 10 indirimli etiket, altındaki diğer etiketlerden rakam olarak daha çoktu”

 

 

Vicdan ve Adalet

Siyaset, mevcut yapılma tarzıyla nereye girerse girsin…

Orayı mahvediyor, yok ediyor…

Kanun devleti olmaktan uzaklaştıkça…

Vicdanımız da ‘Adalet’ten uzaklaşıyor…

Bugünü kurtarmak için…

Var gücümüzle geleceği tüketiyoruz…

Hem de bizim değil çocuklarımızın olan geleceği…

Çalışmanın, üretmenin, buluşun ve farklılaşmanın keyfi yerine…

Üretmeden yaşamanın, kopyalamanın, çalmanın ve birilerinin peşinden gitmeye çalışmanın özlemiyle sıradanlaşıyoruz…

Ve hayallerimizi…

Güzel bir dünya…

Zengin bir ülke…

Varsıl bireyler…

Alın terinin ve kazanmanın hazzı üzerine değil…

Başkalarının kanı ve gözyaşı üzerine kuruyoruz…

 

Yazık!

Sahi, ne hale geldik…,

Hem üretmiyoruz, hem de üretene iftira için aportta bekliyoruz…

Kapanan her kepenk…

Kilit vurulan her tezgâh…

Batan her işletmenin…

İşsizlik, yoksulluk, fakirlik ve kölelik olduğunu biliyor…

Ama küçük çıkarlarımız uğruna…

Aynı hataları yapmaya devam ediyoruz…

 

Türk’üm Doğruyum…

Çocukluğumuzda, senenin sekiz ayında tatil günleri hariç arkadaşlarımla birlikte ve hançerelerimizin tüm gücüyle nasıl da hevesle ve heyecanla söylerdik o andı: “Türk’üm, doğruyum çalışkanım. Yasam, küçüklerimi korumak büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm yükselmek ileri gitmektir. Varlığım Türk varlığına armağan olsun.”

Doğruluk ve çalışkanlık, büyükleri saymak, küçükleri sevmek, yurdu, milleti özünden çok sevmek, yükselmek, ileri gitmek ve fani bir varlığı çok daha büyük ve ebedi olan bir başka varlığa adamak! Ne muhteşem bir ifadeydi ve ne büyük ve ne kutsal bir hedefti. Sonra ne oldu, nasıl oldu bilinmez, günün birinde birileri istedi, birileri kaldırdı. Çocuklarımız ant içmez oldu. Nesi yanlıştı o andın, neresi kimi rahatsız etmişti? Biraz kaba olacak ama hangi söz kime batmıştı? Yoksa Türk kelimesi mi? Sanmam, aklımın, aklımızın ucuna gelmesi bile dehşete düşürür beni. Türk vatanında bir ferdin varlığını Türk varlığına armağan etmesinden hangi Türk niye rahatsız olur ki? Onu  muhataplarına sormak lazım… Çünkü Biz rahatsız değiliz olmayacağız da…

İlginizi çekebilir

TOKMAK

TOKMAK

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri