CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, “Türkiye’nin demokrasiye bağlılığından, kardeşliğinden, geleneklerinde yaşattığı demokrasi, hukuk ve özgürlük alışkanlığından asla vazgeçmeyeceğini biliyorum.” dedi.
Ordu’da bir otelde muhtarlarla bir araya gelen Torun, burada yaptığı konuşmada, 24 Haziran’daki seçimlerin bugüne kadarki seçimlerden çok daha önemli olduğunu çünkü bu seçimden sonra Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yönetileceğini söyledi.
“Türkiye’nin demokrasiye bağlılığından, kardeşliğinden, geleneklerinde yaşattığı demokrasi, hukuk ve özgürlük alışkanlığından asla vazgeçmeyeceğini biliyorum.” diyen Torun, tek adam yönetimine teslim olunmayacağından emin olduğunu ifade etti.
Torun, 24 Haziran’daki seçimin çocukların geleceği için önem taşıdığına işaret ederek şöyle konuştu:
“Bu seçim, ‘Bu iktidarı seçtim, beğenmezsem de sonra seçerim’ durumu değil. Daha sonra seçiminiz Azerbaycan’daki, Suriye’deki, başka yerlerdeki gibi olabilir. Çünkü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçtikten sonra bizi neler beklediğini bilmiyoruz. Şu anda filmin fragmanını izliyoruz. Asıl filmin içinde ne olduğunu bilmiyoruz. 25 Haziran sabahında bu ülkede kardeşliğin, barışın egemen olduğu, herkesin eşit yurttaşlıkta haklarını aldığı, kimsenin kimseyi ‘benden veya benden olmayanlar’ diye ayırmadığı, en temel hak ve özgürlüklerini kendi elinde tuttuğu ülke hayaliyle yaşıyorum. Bunu başarabileceğimize inanıyorum. Birlikte olursak başarırız. Gelecek güzel günlerde barış, huzur, kardeşlik içinde yaşamayı diliyorum.”
Muhtarları demokrasinin vazgeçilmez ve en önemli unsuru olarak gördüklerini aktaran Torun, “Sayın Genel Başkan, hangi ile giderse gitsin, herhangi bir belediyemizin açılışını veya herhangi bir toplantı gerçekleştirecekse mutlaka muhtarlarımızla bir araya geliyor, mutlaka onlarla bir şekilde bire bir görüşüyor. Biz muhtarlarımızı sarayda değil, onların gönül saraylarına girerek bulundukları yerde ziyaret ediyoruz.” diye konuştu.
Fındık fiyatları
Torun, Karadenizli üreticilerin 2-3 ay sonra fındık bahçesine gireceğini anımsatarak şu değerlendirmeyi yaptı:
“Hala fındıkla ilgili ne olacağını bilmiyoruz. Doğrudan gelir desteği veriliyor. Deniyor ki ‘Tamam kardeşim biz üstümüze düşeni yaptık, daha ne yapacağız?’ Şimdi fındık zamanı gelecek, ‘TMO mu alsın, FİSKOBİRLİK mi alsın?’ Yine göz boyanacak, bir şeyler yapılıyormuş gibi gösterilecek ama ağlayan, yine bedeli ödeyen, sıkıntıyı çeken benim üreticim olacak.”
Ağustos ayında, “Ne olacak bu fındığın hali?” diye sorulmaya başlanacağını öne süren Torun, şunları kaydetti:
“Artık uzaydan şu anda beni dinleyen teknoloji var. Sizin bardağınızda çay mı, su mu var, onu izleyebilecek teknoloji var. Böyle bir dönemde, yüzyılda biz hala neyi, ne kadar üreteceğiz, kaç liraya satacağız, ne kadar kazanacağız bilmiyoruz. Bu doğru değil. Bu, Karadeniz insanına, fındık üreticisine, benim insanıma yapılmış bir haksızlık ve adaletsizliktir. Buna son vermek zorundayız.”