Sohbetimizin konusu şehir içinde yapılan özellikle kaldırım üstü otopark ve Trafikte yer alan sözüm onlara maganda tipli sürücüler.
“Trafik bir kültürdür” dedi İstanbul’dan gelen  arkadaşlarımdan biri başladı anlatmaya, Bir dokun bin ah işit derler ya bizimkide öyle oldu, 15 gün olmuş Ordu’ya gelip yerleşeli hemen teşhisi koymuş.. Bu konuda oldukça dertlenmiş, o anlattı biz dinledik, şehir içi trafiğinin düzene girmesi için sürücülerin vatandaşlara saygılı olması gerektiğini hatta sürücülerin trafikte  birbirlerine yardımcı olması gerektiğini de hatırlatarak; “Ben İstanbul dahil trafikte bu kadar zorlandığım bir başka şehir görmedim. Caddeler zaten dar. Birde yapılan gelişi güzel parklar yüzünden geçecek yer bulamıyoruz. Bu nedenle özellikle geçiş konusunda birbirine yardımcı olmalıyız. Ama bu durum Ordu’da yaşayan  sürücülerimizde gelişmemiş. Yoğun akan bir trafiğin bulunduğu caddeye ara sokaktan çıkmak isteyen bir araca kimse yol vermiyor. Bırakın yol vermeyi sanki caddeye çıkmak suçmuş gibi birde sürücüsüne kızıyorlar. Bu nedenle caddeye çıkacak olan aracın arkasında da pek çok araç birikiyor. Oysa tüm sürücüler birbirlerine yardımcı olsa, herkes birbirine saygı gösterse her şey daha güzel olacak. Fakat bu durumun tam tersi yaşanıyor şehrimizde. Kırmızı da geçenden tutunda, kafasına göre park edip gidenler hep bu şehirde. Artık bu şehrin bir trafik sorunu var. O yüzden bu kentin trafik kültürü de gelişmeli. Yoksa birbirimize bu kadar kötü davrandığımız trafik içinde daha çok sıkıntı çekeriz, daha çok kaza yaparız” diyerek adeta yıllardan beri içimizdeki yaraya parmak bastı.
Bakın,  bu sözlerin sahibi arkadaşımız uzun yıllar İstanbul’da yaşamış emekli olunca memleketi Ordu’ya yerleşmiş, teşhisi ortada ama biz zaten bunları her gün yaşamıyor muyuz. Alışmadık mı bu Trafik denen illete alışmadık mı trafiği arap saçına döndürenlere..