SEVGİ HASTANESİ
Sevgi hastanesinde yetkili Mine hanım Ordu’da yerel gazeteleri kimsenin okumadığını onun için Hastanelerinin yıllardan beri yıllık olarak yerel gazetelere verdiği reklamı artık vermelerine gerek kalmadığını ama hatırımız için 1 gazete aboneliği yapabileceklerini söyledi.
Sağ olsun, Mine hanım demek ki bir gazete aboneliği için hatırımız varmış en azından onu söyledi.
Fakat Mine hanımın bilemediği bir konu var bu reklamlar ve aboneler Ordu’da yerel gazetelere hatırı için değil destek için veriliyordu yani 1-2 kişiye değil…
O nedenle Yerel Gazetelerde Sevgi hastanesi ile ilgili haberleri hiçbir karşılık beklemeden yaparak destek veriyordu.
Şimdi yerel gazetelerde Sevgi Hastanesine Ordu’da Hastane sayısı çoğaldı diye destek vermesin mi?
Bilmem anlatabildim mi Mine hanıma…
Fırsat bu fırsat dediler
Salgın nedeniyle kafelerde oturma yasakken kendin al yönteminin uygulandığını insanların bu süreçte kafelerden içecekleri kendilerinin alıyordu…
Kontrollü normalleşmenin başlamasıyla birlikte kafelerde oturma düzenine geçildiğini “ancak gelin görün ki eski uygulama birçok kafede devam ediyor. Oturma düzeninin başlamasına rağmen müşterilere içecekleri ve yiyeceklerinin kendileri tarafından alması söyleniyor. Halbuki kontrollü normalleşme sürecinde normale dönen kafeler, eskiden olduğu gibi müşterilere garsonlar aracılığı ile hizmet etmeli. Müşteriler oturdukları masalarını yiyecek ve içeceklerini söyleyebilmeli. Verdikleri siparişler de garsonlar tarafından masalarına getirilmeli. Ancak Cafe işletmecileri masraftan kaçma adına garson çalıştırmıyor. Müşterilere siparişleri kendilerinin alması isteniyor. Böylelikle eleman çalıştırılmaktan kaçınılıyor. Bu hiç hoş bir şey olmadığını düşünüyorum.
Yani Fırsatı avantaja çevirdiler..
Aman Dikkat!
Telefonla dolandırıcılıkta akıllara durgunluk veren yöntemlere her geçen gün yenileri ekleniyor…
Dolandırıcıların bugünlerdeki yönteminde vatandaşlar telefonla aranarak,
“İnternet sözleşmeniz, bugün bitmek üzeredir. Yenilemeniz gerekiyor” deniliyor…
Kaçımız, sözleşmenin ne zaman bittiğini biliyor…
Bizi de aradıklarını akşam eve gelince öğrendim…
Hemen sözleşmem olan operatörün merkezini arayarak, sordum…
Sözleşmemin bitmesine 1 yıldan fazla süre olduğunu öğrendim…
Arayan numaraları söyledim.
“Bizimle alakası yok” yanıtını aldım…
“Sizin operatörün ismini veriyorlar” diye hatırlattığımda,“Biz bir bakalım” dediler…
Kısacası dolandırıcıların yeni bir oyun sergiledikleri ortaya çıkmış oldu.,
Aman sizi siz olun bu tür oyunlara gelmeyin..
O İnsanlar!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Döviz bozdurun” dediğinde koşa koşa döviz bürolarına gidenler
işte o insanlardı…
Döviz kuru düştüğünde
davul zurna ile oynayanlar da…
Yani bu insanlar, memleket meselesinde üçü beşi hesap etmeyip, “Devlet-Millet”
diyenlerdi!..
Hiç sıkıntısı olmadığı halde emekçinin aşına göz diken bu vefasızların; iktidardan umudu kestiklerinde saf değiştirmekte en önde olacaklarını söyleyebilirim…
Geçmiş iktidarlar döneminde de böyle olmadı mı?..
“Paranın dini, imanı, milleti ve vatanı olmaz” diyen de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisi değil miydi?..
Puşt Oğlan!
Siyaseten ayrışıyor olmanız…
Sandıkta farklı partilere oy veriyor olmanız…
Toplumun tamamını ilgilendiren konularda…
Sırf ‘yalakalık’ yapıp bir parsa daha kapmak için…
Üzerinize vazife olmayan konularda…
Kraldan çok kralcı olmanızı gerektirmez…
Şayet siz…
“Buyrulmamış emri puşt oğlan tutar” sözünden nasibinizi almadıysanız…
Ama gördük ki…
Vicdanları cüzdanlaşmış…
Puşt oğlanlar…
Gerektiğinde rüzgara karşı işemeyi bile…
‘Allah’ yerine koydukları para ve çıkarları için…
Göze alabiliyorlar!
Nerede Çokluk, Orada…
Halk arasında “Nerede çokluk, orada yokluk” deniliyor şeklinde aklımda kalmış!
“Daha farklı” diyenler yok mu? Onlar da çok!
Meselâ, “Çok lâf yalansız, çok mal haramsız olmaz” bu çoklar içerisinde zaman ve mekân tanımaksızın her daim geçerliliği olan ilk sıradaki derb-i meseldir.
Demek ki söz konusu “çok” kelimesi ile ifade edilecekler olursa çok ama çok dikkatli olmak lazım!
Çünkü artık hemen hemen herkes, çok konuşanın yalanı ile çok parası olanın haramı bol olduğunu, görüyor, anlıyor, düşünüyor.
Bizden hatırlatması…
Züğürt Tesellisi!
İşin içinden çıkamayanların kendilerine özgü “öz yönetim” ihdas ederek idare eylemeye çalıştıkları ekonomi ile bir şeyler yazmak için ne zaman bilgisayarın başına otursam, fiyatlar, kurlar, enflasyonları kayıt edemiyorum ki, bir şeyler karalayayım!
Ekonomi dediğin rakamların egemen olduğu bir alandır.
Her ne kadar söz konusu Türkiye olduğunda “moral ekonomisi” diye bir garabet de ihdas edilmiş olsa bile!
Dahası nerede ise gerçekçi rakamlardan daha etkili olarak kabul edilir oldu ekonomide moral ve motivasyon!
Sanki, moral ve motivasyon iyi olduğunda, cepteki 100 TL 200 oluyor!
Raflardaki aldı başını giden fiyatlardan, aşağıya doğru dökülüyor!
Tek kelime ile “ekonomide moral” ifadesi züğürt tesellisidir züğürt!