Karşılamamı Horon mu?
Bana hangi oyunu severseniz diye sorarsanız HORON derim!
Karşılama oynamayı pek sevmem..
Neden derseniz karşılama oynayanların arasına her türlü insan rahat girer ama HORON oynamak isteyen her insan senin koluna giremez.
Şimdi Cuma günü karşılama oynayanlara bakıyorum mübarekler arasında ne ararsan var..
Hayret ettim solucanlar deliklerinde gün ışığına çıkmış..
FETÖCÜLER umut bağladıkları ağalarına yaklaşmış.
Ağanın etrafında görünmek için araya sıkışan BAYLOKÇULUĞU ile tescillenmiş ÜNLÜ bin bir surat güya devlete bağlılığını gösteriyor..
Ama bunu yemezler…
Çünkü BAYLOCK ile 20 yazışma 4 görüşme yapan bir şahsiyetin ben suçsuz olduğuna asla inanmam..
Bir başka solucan ise yandan çarklı etrafı keserek inceden notlar alıyor.
Onunda ipliği pazara çıktı yakında yolcudur ABBAS demiştim ya işte o…
İşte onun için ben ne bu ağanın nede solucanların samimiyetine asla
inanamam..
Çünkü ben her zaman HORON oynamayı ve oynayanları severim…
Bu Gidiş, Kötüye Gidiş…
Mübarek Ramazan ayı günlerinde gözüme çarpan yaşamın içindeki bazı detayları sizlerle paylaşmak istedim.
Hayat şartları o kadar zorlaşmış ki görmesem bende bu kadar değil derdim.
Cuma günü tahıl pazarında 5-6 insanın bir arada bir pazarlığına tanık oldum.
Vatandaşlar toplanmış kolundaki saatini satmak isteyen vatandaşla
alıcının arasını bulmaya çalışıyor satıcı 80 lira istiyor saatin markasını 250 liraya aldığını söylüyor alıcı 40 lira veriyor aradakiler 60 olsun 50 olsun derken saat 50 liraya yeni alıcısını buluyor, yan tarafta tespih satışı aynı şekilde devam ediyor diğer tarafta çakmağını satan vatandaşı gördüm bir an ne günlere geldik diye kendi kendimi sorguladım..
Tahıl pazarından ayrılırken oranın müdavimlerinden olan bir arkadaşı gördüm sordum burası hep böyle alış veriş yerimi diye..
Sen daha ne gördün demez mi?
Çocuğunun nazarlığını, bisikletini evdeki çalar saatini getirenleri hatta dokuma kilimleri bile getirip30-40 liraya satıp evinin o günkü eksiğini görenlerin olduğunu söylemesi beni şaşırttı.
Kısacası gördüğüm tablo beni iyice endişelendirdi.
Samimi söylüyorum bu gidiş iyiye alamet değil, Allah’ım sonumuz hayır etsin…
Kadrolu Dilenciler..
İnanın sokakta yürüyemez akşamları çay ocağında oturamaz hale geldik.
Bu ne ya “enik yavruları” gibi sokakları ve halka açık oturma yerlerini istila etmişler.
Defalarca yazmamıza sayın valimizin yazılı talimatlarına rağmen nedense bu soruna bir türlü çözüm bulunamadı.
Bunlar yetmezmiş gibi ne oldukları belli olmayan bay bayan karışımı bir kaç grup turneye çıkmışlar ellerinde bir dergi makbuz bilmem ne derneğine bağış topluyorlar ellerindeki izin belgelerine bakıyorum fotokopi 2014 yılına ait bir kaymakamdan alınmış para toplama izin belgesi.
Bu tipler özellikle ramazan ayında ortaya çıkıyorlar..
İşin doğrusu ramazan ayında bir geliyorlar ortalığı süpürüp gidiyorlar bizim yetkililerde uzaktan seyrediyorlar yani çözüm yok…
Kadrolu dilenciler iş başında yürümeye devam ediyorlar..
İFTAR değil İSRAF Sofraları
Büyükşehir Belediyesinin geleneksel iftar programları dışında bazı kurumlar iftar yemekleri veriyor.
ben davet edildiğim halde gitmiyorum ama sosyal medyaya atılan resimlerden gördüğüm kadarı ile tabiri yerinde ise “Körler sağırlar birbirlerini ağırlar” fotoğraf karesi ortaya çıkıyor.
Buna iftar sofrası değil gösteriş budalalarının İSRAF MASASI denir…
Ben isterdim ki yemeklerde harcanan paralarla garip fukaranın evlerine erzak ve güzel güzel kumanyalar gönderilsin.
İnanın daha çok sevap yapmış olunur.
Daha çok insanın sevinmesine vesile olunur.
Gidin bakın verilen iftar yemeklerine…
Bir tane garip veya ihtiyaçlı görebilir misiniz?
Görürseniz eyvallah diyeceğim.
