Ana Sayfa Tokmak 16 Kasım 2020 2284 Görüntüleme

TOKMAK 16 KASIM 2020 PAZARTESİ

Yargı Milletin Yargısıdır    Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’den Plan Bütçe Komisyonu’nda dile getirdiği, “Yargı AK Parti’nin, babamızın, kendimizin yargısı değil, ülkemizin yargısıdır” sözlerinin altına imza atmayan olmaz. Ancak işin  böyle olmadığını herkes biliyor.

Yargı Milletin Yargısıdır

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’den Plan Bütçe Komisyonu’nda dile getirdiği, “Yargı AK Parti’nin, babamızın, kendimizin yargısı değil, ülkemizin yargısıdır” sözlerinin altına imza atmayan olmaz. Ancak işin  böyle olmadığını herkes biliyor.

Alınan yanlış kararların sayılarından, yada neler olduklarından fazla söz etmeyeceğim, sadece Enis Berberoğlu ile ilgili yargıda yaşananları hatırlatmak isterim. Yaşanan çelişkinin bir türlü ortadan kalkmaması millet nezdinde yargının sıkıntılı süreç yaşadığı gerçeğini görmek gerekir.

Bir gün yargı herkese gerekli olacak, bu nedenle iktidarlara, kişilere ya da bir anlayışa ve düşünceye göre yargımızın şekillenmemesi ve karar almaması adına siyasetin yargının üzerinden elini çekmesi kaçınılmazdır.

Her şeye rağmen yargının bizlerin en büyük güvencesi olduğuna inanıyorum. Adalet dağıtan yargının bünyesinde bulunan herkesin kanunları vicdanları ile birlikte herkese eşit olarak uygulamaları tek dileğimdir.

 

 

Panikleyeceksin!

 

Kış günlerini yaşamaya başladığımız şu günlerde artık hastalıklar çoğalacak fakat öyle bir hale geleceğiz ki, hasta olacak, doktora gitmeye korkacaksın…

Evde hapşıran olsa ters ters bakacaksın…

Panikatak olacaksın, yüz yüze görecek psikiyatri uzmanı bulamayacaksın…

Ona da yasak gelecek…

O da telefondan hizmet verecek!

Zaten diğer doktor ve uzmanların seninle ilgilenmeye vakti olmayacak!

Yani şimdiden düşün istersen…

Tüm yaşayacakların senin eserin olacak…

Yazın biraz taviz vermediğin sosyal yaşantının bedeli gibi karşına çıkacak…

Ya sen hasta olacaksın ya da sevdiklerin…

Senin gibilerin duyarsızlığın yüzünden hastanelerde yer kalmayacak!

Hastayken ‘geçmiş olsun’ ziyaretine gittiklerin de senin kapını çalacak…

 

 

Sahi; Ben ne yaptım!

“Aldatıldım, kandırıldım…

Çözüm dedim, çözüldüm…

Akil dedim, aklı kaybettim…

Es, yağdım, gürledim, gaz aldım…

180 derecelik açım var…

Başladığım yere geri geldim…

Hata yaptım, yanlış yaptım…

Yine de doğruyu öğrenemedim”den başkası değildir!

Devletten maaş alan torpilli trollerle yürütülen çalışmalarda…

Tüm bunların hap gibi yutturulmasıdır…

 

 

Yumurta!

Bizim buralarda “Yumurta ağıza gelince bağırmak”  diye bir deyim vardır…

Farklı kelimelerle de ifade edilir ama…

Sütunlara yakışan tarzı bu diye düşündüm…

Yani, siz döviz yükselerek ekonomimizde sorun olmaya başladığında…

“Haydi dolarları bozduralım, TL’ye geçelim” deseydiniz…

Yukarıdaki deyime göre hareket etmiş olmazdınız!…

Şimdi ne oldu döviz düştü kafanızı taşlara vurmaya başlayarak keşke demeye başladınız..

Yani yumurta ağıza gelince…

 

 

Suç Onlarındır!   

Ki Öylesiniz, Yani zeytinyağı gibiyseniz…
Size hiçbir şey bulaşmaz…
Ne FETÖ…
Ne PKK ile girdiğiniz diyalog…
Ne IŞİD ile temasınız…
Ne de yönetmekte olduğunuz yeri getirdiğiniz durum…
Hiçbirisinde sizin günahınız olmaz…
Suçlu, sizin karşınızda siyaset yapmaya çalışanlarındır…
İsterse 60 yıldır iktidara gelmemiş olsunlar…
Suçlu onlardır…
Her yaşanan olumsuzluk, onların eseridir…
Zeytinyağları hep masumdur (!)…
İsterse, kıyamet onların yüzünden kopmuş olsun…

 

 

Kıssadan Hisse!  

Çok zengin olmak isteyenler için kıssadan hisse: Selçuklu Sultanı avdan gelirken tarlasında çalışan bir çitçiye rastlar.

Onu saraya getirir ve hazineye indirerek önüne bir çuval altın atıp,  hazineden taşıyabileceği miktarda altın almasını söyler.

Çiftçi düşünür, düşünür ve bir avuç altın alır.

Sultan ona niçin çuvalla değil de, avuçla aldığını sorduğu zaman çiftçi; “Sultanım bana, benim taşıyabileceğim servet değil, beni taşıyabilecek servet lazım” der!

 

İlginizi çekebilir

TOKMAK

TOKMAK

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri