Ana Sayfa Tokmak 21 Haziran 2021 1481 Görüntüleme

 Ben Türküm… 

 Ben Türküm… 

Akıl tutulması yaşayanlar Türk’e, Türklüğe ve en büyük Türk dünya lideri Atatürk’e dil uzatmaktan imtina etmeyip alçaklaşanların okuması gereken bir alıntıyı sizinle paylaşmak isterim. Medeniyet diyerek birçok değerden uzaklaşan, ya da gericiliği kendine meslek edinenlerin ortalıkta cirit attığı bir dönemde söylenecek o kadar çok söz var ki. Türk olmayı ayrıcalıkla ve özel kılan damarlarında taşıdığı asil kandandır.

 

 

İMAR BİZİM NAMUSUMUZ!

“Belde evlerini imara değil halka açıyoruz” diyen OBB Başkanı Dr. M. Hilmi Güler’i bir kez daha alkışlıyoruz…

Bu alkışı daha sert ve sesli çıkarmamız için Başkan Güler’e vermiş olduğu “kıyılarımız vatandaşlarımızın emrinde olacak kaçak yapılaşmaya izin vermeyeceğiz denizin kumundan faydalanmak isteyen vatandaşlarımızdan para alanlardan hesap soracağız” sözünü bir kez daha hatırlatmakta yarar var diye düşünüyorum.

Çünkü havalar ısındı vatandaşlar kendilerini denizin kenarına kumun üzerine bırakmak istedi ama kumsalı istila ederek üzerine şezlong koyarak para isteyenler yüzünden deniz kenarı yerine kayalıklara gitmek zorunda kalıyorlar.

Başkan Güler’den bu konuda duyarlı olmasını ve kumların üzerini işgal edenlerden hesap sormasını ve verdiği sözünü yerine getirmesini istiyoruz.

 

 

FINDIKTA 3 AŞAĞI 5 YUKARI DEDİĞİMİZ…

Söz konusu fındık olunca, yakamıza yapışan olmasa da, kendini kurtarmak için “gözünü yumup, kulağını tıkayıp, ağzını açanlar” hiç de az değil!

2021 ürünü için 800 bin ton hesabı üzerinden, “3 aşağı 5 yukarı” diyerek fiyatın merkezine kilo başına 25 TL’yi oturtunca bayağı ses geldi.

İktidar cenahının 30, muhalefetin 35 lira, sektörü biraz kıyısından kenarından bilenler de 3 dolar üzerinden beklentilerini zikir eyleyince, bize “3-5 ne kadardır” sorusunu daha netleştirmek düştü.

Merkez fiyat 25 lira olunca, 5 yukarısı, devletin TMO hesabı ile 30 eder.

Peki 3 aşağısı ne olur, ya da oluyor?

22 TL eder. Olur mu? Olabilir mi?

Geçmişte, hem de yakın geçmişte bile olmadı mı?

“Olmadı” diyen, hatta “olamaz” diyecek varsa beri gelsin!

 

 

POLİSLERİMİZ NEDEN İNTİHAR EDİYOR 

Polislerimiz milletimizin göz bebeğidir. En üst rütbelisinden en alt görevlisine kadar ülkemin dinamiklerinden biridir polislerimiz. Bağrımızdan çıkardığımız evlatlarımız gecesini gündüzüne katarak iç ve dış düşmanlara göğüslerini gererler. Huzurun sağlanması için canlarını feda eden polislerimizin sorunlarını çözmede atılacak her türlü adım anlar için değil.

Yiğittirler, namertlere boyun eğmezler, haksızlıklar karşısında görevlerini yapmaktan imtina etmeyen polislerimizden intihar edenlerin sayısının artamaya başladığı gözlemleniyor. Son haftalarda intihar eden evlatlarımızın sayısının artmasını hep birlikte sorgulamalıyız.

Onların içinde bulundukları konum ve koşulların daha yakından ilgilenilmesinin şart olduğunu söylemek isterim. Hele hele mesleğe yeni başlayan polislerimizin intihar etmesi bu önerimi daha da güçlendirmekte. Amirlerinin, halkın tüm söylemlerini göğüsleyen bu evlatlarımız için zaman geçirilmeden gerekli adımlar atılmalı, sosyal, ekonomik anlamda desteklenmeli, meslek için dayanışmanın en üst seviyede olması amirlerin tahakkümünün insaf ölçülerini aşmasına izin verilmemeli.

 

 

Günümüzden Seçtiklerimiz.. 

-Bir kere yasa delmekle bir şey olmaz…
-Üzümünü ye bağını sorma…
-Bal tutan parmağını yalar…
-Gemisini yürüten kaptan…
-Gelen ağam giden paşam…
-Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez…
-Devletin malı deniz yemeyen domuz…
-Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın…
-Bedava mal göz çıkartmaz…
-Köprüyü geçene kadar ayıya dayı de…
Bugün yaşadığımız olumsuzlukların kabahati dış güçler mi bilmem ama galiba bizi bu hale bu yukarıda saydıklarımız getirdi sanki…

 

 

Bakın bu ilginç!  

Sosyal medya üzerindeki bir paylaşımda şöyle bir tespit yapılmış;
-“çalışma hayatımız Çin…Emeklilik yaşımız Avrupa…Maaşlarımız Afrika…Sosyal hayatımız Orta doğu…Adaletimiz Meksika…Havamız Londra…”
Valla sizi bilmem ama her ne kadar gülümsetse de bu tespit bana çok ilginç geldi…

 

***

 

SADRAZAMLAR…  

Önceki gün; “Sadrazama Yakın Olmak” başlığı attığımız yazımız eksik anlaşılmış! Ya da biz eksik anlaşılmaya meydan da vermiş olabiliriz.

Haksız nemalanma üzerine kurgulanmış yazımız için “Sadrazam kim?” diye soranlar olunca, eksikliğimizin farkına vardık diyelim.

Bu memlekette sadrazam değil, sadrazamların gani gibi çok sayıda olduğunu belirtelim!

Devlette, siyasette, ekonomide, sporda o kadar çok sadrazamlar var ki!

İlginizi çekebilir

TOKMAK

TOKMAK

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri